Siyasal tarihçiler belki on yıllar sonra geçmişi analiz ederken Türkiye'yi dönüştüren, dönüştürürken bir vizyon inşa eden iki büyük liderden bahsedecek… Erdoğan ve Bahçeli’den söz ediyorum.
Bugün bu iki büyük lider etrafında dava minvalinde buluşanlar gelecekte bugün ile ilgili anılarını konuşurlarken çocuklarına torunlarına anlatacakları onurlu bir hikayeleri olacak. Siyaset literatüründe iki farklı lider tipolojisi vardır.
Birincisi ülkesini ‘’ Dönüştürmesiyle’’
Diğeri ise ‘’ Bu dönüşüme karşı çıkmasıyla’’ hatırlanır.
Birinci tip liderler, proaktiftir.
Yani hep yeni koşullar oluşturmak veya mevcut koşulların seyrini değiştirmek için gerektiğinde inisiyatif alır. Olabilecek bir sorunu önceden görüp sorun olmaktan çıkartan bir yaklaşıma sahiptir. Özgüvenleri yüksektir. Vizyon sahibidir. Sürekli değiştirmeye, dönüştürmeye dönük misyonları vardır.
Ayrıca etki odaklıdır. Etki alanı içindeki insanları motive eder. Teşvik eden, gerektiğinde öncü olan bir karaktere sahiptir. Hep olumlu düşünür.
Kısaca ‘’ rasyonel akıl’’ rehberliğinde ‘’ etki odaklı’’ kişiliği ile öne çıkar. İkinci tip liderler ise, reaktiftir. Yani tepkisel bir karaktere sahiptir. Olumlu düşünmez. Hep gergindir, paniktir. Özgüveni yoktur. Depresif mizaçlıdır. Yani deyim yerindeyse bir bardak suda firtınalar kopartır. Tam bir trajedi senaristidir. Bugün ben birincisinden; Erdoğan ve Bahçeli’den bahsedeceğim. Öncelikle, AK Parti ve MHP iki parti olarak Cumhur ittifakı ortak aksında işbirliği zemini oluşturması tarihe kayıt olarak düşülürken, siyasi liderler olarak oynadıkları tarihi rolle hep övgüyle yâd edileceklerini söyleyebiliriz.
Cumhur İttifakı Türk siyasi tarihinin en anlamlı mutabakat zeminlerinden biridir. Bu ittifak ne kadar değerliyse, ittifakı sağlayan iki liderin, yani Erdoğan ve Bahçeli’nin sergilediği siyasi duruş da o kadar değerlidir.
Tartışmasız Cumhurbaşkanı Erdoğan sergilediği liderlikle uluslararası siyasette marka haline gelmiştir. Kolay değil, AK Parti gibi tarihi başarılara imza atan büyük bir siyasi hareketi, her seçimde % 50’yi aşan oy oranlarıyla büyük bir parti oluşturmak; siyasette yeni bir tarz, yol, kimlik meydana getirme başarısı…
Ayrıca Erdoğan, 1960’lı yıllarda ortaya çıkan darbe vesayet düzenine son vermiş, ilk kez darbecilerin karşısına çıkarak ‘’darbeyi önleyen ilk lider ‘’olmuştur.
Erdoğan’ın 15 Temmuz gecesi milleti sokağa döken iradesi çok değerli olduğu gibi, MHP lideri Bahçeli’nin Erdoğan’la birlikteliğe karar ve büyük destek verdiği Yenikapı ruhu da çok değerlidir.
Erdoğan ve Bahçeli’nin Cumhur İttifakı ile geliştirdiği mutabakat anlayışı geleceğe dönük Türkiye’nin selameti için hayati derecede önem taşımaktadır. Bu birliktelikle sadece darbenin artçı sarsıntıları engellenmemiş, ayrıca darbeci teşebbüslere karşı da siyasal bir duruş tescillenmiştir.
Darbe bezirganları doğal olarak siyasetin etkisizleşmesini, darmadağınık olmasını, toplumsal güvenin yitirilmesini hep isterler. İşte bu ittifak ruhu daha sonrasına dönük siyaseti pekiştirip, sağlamlaştırarak daha muhkem hale getirmiştir. Bu birliktelikle, darbeci-vesayetçi anlayışı üreten sistemin genetiği ile oynanmış dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı sisteminin getirdiği düzenle darbe sistematiğini bozmuştur.
Bu birliktelikle, siyasal kutuplaşma yoluyla sosyolojik travmalar üretmek, sokakları karıştırmak isteyenlerin hevesleri kursağına tıkanmıştır. Ayrıca darbelerinde, sokak olaylarının da, ülkeyi karıştırmak isteyenlerin kirli oyunlarının da panzehiri olmuştur.
Ve ‘’devlet aklını öncelemeden devlet olmaz’’ klişesi ortaya konulmuş, politik akıl ve politik sağduyu ile yeni sistemin inşa süreci sağlamlaştırılmıştır.
İki lider gerektiğinde ‘’devlet adamı’’ özelliklerine sahip birer politikacı olduğunu en kötü zamanlarda güçlü bir şekilde sergilemiştir. Günübirlik siyasi veya popülist hesaplar yerine ülke selametine odaklı bir anlayışın sonucu neticesinde iki parti de siyasal zeminini tahkim etmiştir.
Gelecekte bu iki lider, darbe ve tüm meydan okumalara karşı meydana getirdikleri cumhur ittifakının, ülkenin içinden geçtiği şu sancılı süreçte ülkeyi daha da ileriye götürecek güç ve kapasite inşa edecek özgüveni yüksek yeni bir nesil kurgusunun, ülkenin yaşadığı son yirmi yıldaki büyük dönüşümün mimarları vizyon inşa eden liderler olarak bu büyük millet tarafından hep hatırlanırken hep hayırla yad edilecektir.