MODERN ÇAĞIN EDEBALİ’Sİ: ‘’ DR.DEVLET BAHÇELİ’’
Bugün ‘’devlet adamlığı ve fedakârlık’’ sözcüklerini iki sözcük ve iki liderle özetle deseler lider olarak birisine hiç kuşkusuz taraflı tarafsız birçoğumuzun vereceği cevap ''Devlet Bahçeli ''olur.
Bugün size adı yakın tarihimizin sahifelerine altın harflerle yazılacak bir liderden bir bilge devlet adamından ‘’Dr. Devlet Bahçeli’den’’ bahsedeceğim.
Bir söz vardır bu söze çok itimat ederim.’’ Devlet adamı gelecek nesilleri, siyaset adamı ise gelecek seçimleri düşünür.’’
Bu düşündürücü sözü sanki Bahçeli için ifade edilmiş o düşünülerek söylenmiş bir söz olarak tasavvur ediyorum.
Sayın Dr. Devlet Bahçeli’yi gözlemlediğim okuduğum kadarıyla affınıza sığınarak haddim olmayarak anlatmaya çalışacağım.
Sayın Bahçeli ülkenin acziyet içine girdiği içeride bazı mahfillerce kaos senaryolarının kurgulandığı kritik dönemeçlerde koşulları ters yüz eden çıkışlarıyla Türkiye’nin son çeyrek asrına damgasını vuran lider potansiyeline sahip olmasıyla tanınır.
Hafızamızı biraz zorlayalım… Türkiye gündemi Sayın Bahçeli tarafından önce 16 Nisan 2017 referandumu arkasından 24 Haziran 2018 yılında yeni sistemin yeni parametrelerini pratize edecek seçim çıkışıyla tersyüz edilmişti.
Sayın Bahçeli’nin beden dili olarak basını bilgilendirme toplantılarında veya her mikrofon uzatıldığında kendinden emin ve kararlı bir şekilde ne söyleyeceğini bilen zaman zaman hafif tebessümle, öteden beri düşündüğü şeyi net olarak ifade etmenin rahatlığı içinde taraflı tarafsız herkese Türkiye’nin gelecek vizyonu üzerinden fikri sadık dersi verdiğine şahit olursunuz. Ne kadar bilgili olursanız olun onun karşısında bilmediğinizi kendinizi bir talebe edasında hissedersiniz.
Elbette bu vatan ve sadakat hissiyatını herkes için söylemiyorum. Zira Türkiye ile ilgili bir derdi olmayanlar, birazda olsa bu tür değerlere kafa yormayanlar hatta başka gayri milli amaçların, hedeflerin fikri sadakatine koşulsuz biat edenler bunu anlayamazlar idrak edemezler.
Hatırlayalım… Yeni hükümet sisteminin pratiğe döküldüğü 2018 seçimlerine giderken Bahçeli’nin siyasal koşullar nedeniyle kendisini ve partisini yiyip bitireceğini hatta bu çıkışını politik intihar olarak ‘’siyasal otofaji’’ olarak tanımlayanlar oldu.
Aslında ülke için birazcık kafa yoran insan için; ülke geleceği ve tam bağımsızlık hayalinin çerçevelediği net bir duruşun eğilip bükülmeyen koşullara göre biçim değiştirmeyen kişisel siyasi geleceklerin üstünde bir ufkun bir idealin bir ülkünün veya bir vizyon görüşlülük hikayesinin tasviriydi bu...
Sayın Bahçeli bunu ülkenin ihtiyacı olduğu durumlarda hep yaptı ve oyunları bozdu. Biraz eskiye gidersek;
Mesela, ilk olarak 3 Kasım 2002 seçimlerine giden yolda bu oyunu bozdu. Aldığı kararla ülkenin içinden geçtiği girdabı iç ve dış mahfiller lehine esnetecek ve ülke üzerinde kurgulanan kaosu yeni bir doğumla tazelemek adına diğer ortaklar tarafından da Bahçeli’nin verdiği bu starta, aldığı bu karara uyulmak zorunda kalındı.
Yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin zaruretini cumhurbaşkanının anayasadan gelen yetkilerini kullanmada ortaya çıkan başbakan ve cumhurbaşkanı arasındaki yetki karmaşası karşısında bunun yeniden aktüalite edilmesini öngören 16 Nisan 2017 referandumuna giden yolda bunun ülkenin geleceği için elzem bir mesele olduğunu ortaya koyan ve bunu destekleyen yine MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’ydi.
15 Haziran 2015 seçimlerinde dış ve iç mahfillerin Türkiye üzerindeki emellerini kursaklarında bırakan HDP-CHP-MHP koalisyonu olasılığı karşısında kendisine CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından ‘’Başbakanlık’’ teklif etmesine rağmen HDP’li koalisyona girmeyen birçoğu hükümete destek açıklamasını partinin intiharı saysa da partiyi uçurumun derinliklerine düşme tehlikesinden alan yine Bahçeli’ydi.
15 Temmuz darbe kalkışması karşısında büyük oyunu görüp 7 Ağustos yeni kapı ruhuna koşulsuz tabi olan yine bu bilge zattı.
Dikkat edilirse ülkenin zafiyet yaşayabileceği en kritik zamanlarda Bahçeli tehlikenin gölgesini görür gereğini yapar ancak bunun nedenini bilemezsiniz, koşulların varlığından azade ülkenin reel koşullarından uzak bir gündemin müdavimi iseniz bunu anlayamaz buna akıl erdiremezsiniz.
Eğer Devlet Bahçeli koltuk hayali ve siyasi ikbal tasavvuru için siyaset yapsaydı ne 2002 seçimlerine giden yolda koalisyonun ortağı olarak kılını oynatırdı ne 15 Haziran 2015 seçim neticesinde kendisine Kılıçdaroğlu tarafından önerilen edilen başbakanlık teklifini reddederdi. Ne de 15 Temmuz darbe kalkışmasında ülkenin zafiyete düşmesi pahasına sesini çıkartır Kılıçdaroğlu gibi açılan yoldan tankın çevresini dolanarak tornistan yapar olanı biteni televizyondan izlerken ‘’ koltuk rüyasına yatarak’’ günü kurtarmaya çalışırdı.
Ancak koltuk rüyası görenler, kişisel gelecek hesabı olanlar bunu anlamakta güçlük çekebilirler. Onlar gark oldukları sığ şahsi hesaplar ve hedefler kuyruğunda HDP gibi partilerle sarmaş dolaş günü kurtarmaya çalıştıkları için sadece Bahçeli ne yapmaya çalışıyor, neyin hesabında gibi benzeri sorularla yaşadıkları akıl erdiremedikleri bu duruş karşısında akıl tutulması yaşarlar.
Keşke her siyasetçi ama her siyasetçi Bahçeli kadar şahsiyetli ve ülkesinin gelecek idealine sadık, ahde vefaya sahip olabilse...
Keşke her siyasetçi Bahçeli kadar ülkesi için verdiği sözün arkasında durarak sağa sola savrulmasa… Keşke her siyasetçi Bahçeli’yi örnek alabilse ülkenin içinden geçtiği koşulları göremeyecek kadar gaflet ve delaletin emir eri olmasa.
Keşke herkes bu ülkenin tapulu arazisi üzerine gecekondu kondurmaya çalışan PKK, FETÖ, ABD, NATO gibi dış mahfiller ve içerideki uzantıları karşısında Bahçeli kadar dik durabilse, izzeti nefsine bağlı kalabilse!..
Keşke günü birlik politika hevesinde olanlar, Bahçeli’nin siyasal evrimleşmeye rağmen belirleyici ‘’ kritik politika’’ hamlesiyle son yirmi yılda iz bırakan siyasetçi hedefine ulaşabilse!
Her siyasetçinin bir Bahçeli olması elbette mümkün değil ancak keşke ülkesi için dertlenen kafa yoran olarak kıyısından köşesinden en azından onun yakınından geçebilse…