VATANDAŞ ERDOĞAN (1) Cumhuriyet değerlerinin gerçek bir kazanım olduğu örneğini en bariz şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan profilinde görüyoruz. Tabi bunu 1946’dan itibaren çok partili sistemin demokrasi iklimi ve bu kazanımın bugüne yansımasından ayrı düşünmemek gerekiyor.
Zira Rize/Güneysu’dan iş bulmak için İstanbul’a göç eden Ahmet Kaptan’ın oğlu R. Tayyip Erdoğan’ın Türk siyasal tarihinin son çeyrek yüzyılına damga vurma manifestosu gerçek manada Cumhuriyetin faziletidir.
Bugün okuduğum, anlamaya ve algılamaya çalıştığım sevgi ve saygı duyduğum hepsinden önce AK Parti’de davasına inandığım tek kişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı iki bölümlük yazı dizisi olarak Cumhurbaşkanı kimliği ile değil ‘’Kasımpaşalı vatandaş R. Tayyip Erdoğan’’ kimliği ile anlatmak istiyorum.
Bu ülkedeki en onurlu ve en üst makamı elde etmek ciddi bir emek olağanüstü bir donanım gerektirir.
Donanım derken; salt dünyanın en iyi üniversitelerinde tahsil görmek, birkaç yabancı dili ana dili gibi konuşmuş olmaktan bahsetmiyorum.
Düşünün ki Kasımpaşa’nın varoş ikliminden halkın ta içinden gelip ayakta kalabilmek ve hayata tutunabilmek bunları yaparken yaşadığı o sert ve çetin mücadeleden bahsediyorum.
Vatandaş Erdoğan'ın duygusallığı, sevgiyi üzüntüyü iyi ve kötü günleri yaşadığı bu çevrede yaşayarak hissetmesinden gelmektedir. Kopup geldiği insanları tanıdığı için insanlara olan inancı buradan gelir. Onlar için en iyisini isterken onlar için mücadele etmekten kaçınmaz. Bu onun kabul edelim etmeyelim beşer- i bir tıynetidir. Yaradılışından gelir. Çok duygusal olduğu için bir şehit cenazesinde içinden geliyorsa ne ağlamaktan gocunur ne de böyle günlerde üzüntü ve öfkesini dışa vurmaktan sakınır.
Ne başarı hikayesi olan milli hassasiyetler karşısında sevincini belli etmekten çekinir ne de bir haksızlık karşısında bir şey söylersem siyaseten bir zarar görürüm düşüncesiyle fikrini söylemekten imtina eder.
Dedim ya bu bir yaradılış özelliğidir. Hemhal olduğu duyguyu hangi duygu atmosferi içinde ise yansıtmaktan çekinmez. Bunu davranışlarında, konuşmalarında, tepkilerinde bariz bir şekilde hissedersiniz.
Dünyanın süper gücü devlet başkanları tarafından içten içe saygı duyulmasının nedenleri de bu özellikleridir.
Örneğin, Rusya Devlet Başkanı Putin’in bir söyleşisinde Erdoğan için, ‘’ Birçok alanda aynı düşüncelere sahip olmasak da hatta bazen belli konularda ülke çıkarlarımız için karşı karşıya gelsek de Erdoğan; sert, sağlam ve açık sözlüdür. Ülkesi ve halkı için yapamayacağı şey yoktur’’ diyerek söylemek istediğini söylemekten çekinmez övgüsüyle teyit etmiş ve bu hakkı teslim etmiştir.
ABD’nin 45.başkanı Trump’ın, Erdoğan’a karşı duyduğu saygı yine cumhurbaşkanının açık sözlülüğü, sözüne güvenilir olması ve mücadele ruhlu kişiliğidir. Söylediğim gibi Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın en kategorize özelliklerinden birisi aklı ve kalbinden geçeni samimiyetle dışa yansıtması yani içi ve dışının bir olmasıdır.
Yani günümüzdeki bazı ülke devlet başkanları veya içimizdeki bazı siyasi partilerin genel başkanları gibi; ‘’ altı alay, üstü kalay’’ tarzında yalan yanlış davranış ve söylem yükünün müdavimi olmamasıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı farklı kılan onu şimdiye kadar ki liderlerden ayırıcı özelliği yapmacıktan uzak samimi ve sahici olmasıdır.
Belki de budur bilemiyorum bizim beşerî hasletimizde lider yapan siyasi hesaplar içinde olmadan bizim düşündüklerimizi, bizim haksızlıklar karşısında söylemek istediklerimizi bizim adımıza söyleyen veya haykıran bu özelliğidir Erdoğan’ı bizim gözümüzde büyüten ve farklı kılan…
Tıpkı bizler gibi olması, bizim düşüncelerimize tercüman olması, halkının içinden geçeni anlayabilmesidir belki de seçmenini ona fedakârlık yapmada hiç düşünmeden hala yanında tutan…
Belki çocukları dizlerine oturtup sevmesi, koklaması veya öpmesidir onları kendi torunlarından ayrı görmeden bizim gözümüzde farklı yapan…
Belki sıradan bir ortamda cemaate imam olması, belki müezzinlik yapması belki de şehit cenaze evlerinde kuran tilaveti yapmasıdır onu halkı gözünde farklı kılan...
Belki de bizlerin Mersin'in varoş sokaklarında yuttuğu tozu Kasımpaşa sokaklarında yutmuş olmasındandır.