Öyle-Sine

 

Aşk dolu bir mizaçta kaldı yüreğim. Kalbimin orta yerlerinde bir yerlerde, soğukluğuna kıran girmiş baharlar gibiyim.

Arşa bin bela gözlerim.

Ellerime takılan kilitler misali varoşum yaralarından.

Yollarına akıttığım göz yaşlarında bulmak için yalın ayak koştum kalabalıklara.

Hani uçurumun taaa uçlarında bir yerlerde, yükseklerden aşağılara doğru uçmak var ya;

Bir mum ışığı kadar yanık,

Bir mum ışığı kadar karanlık dokunuşlarım.

Hiç olmadığım kadar yakınım yüreğine.

Bir dilek daha tutmaya korkuyorum;

Ya bir mutluluk daha  dileyince, var olanı

Yitirirsem diye!!!

Güneş tam tepede,

Çığlıklarını saklamış, sıcaklarını vuruyor gözlerime.

Kısmet olur mu bilmem dizlerin, başımın en uysal köşesine!

Baharını bekleyen papatyalar gibi, susamış nefesim yüreğine.

Biz ki merhamet beklemeden, sonsuzluğa yürüyen duygularız.

Nasıl bir körpeliğe tutulur, nasıl bir sevdaya acırız.

Bağır avazın çıktığı kadar, haykır umutlarını

Söyle kim olduğunu, nereden geldiğini!

Kökünü bilmeyen dal, meyve verir mi yapraklarına...

Düşün!

Düşün ki, bir yokluğun bin varlığa bedel olduğunu!

Bir gülüşün, bin acıya makbul olduğunu!!!

Her yerde bir acı, göz yaşı ve endişe var.

Sen olan mutluluğu neden çok göresin.

Yoksa sana da mı acı lazım!

Unutma!

Geçen her günün bir ömürdür.

Ömrünün yalnızlığını, yankılandığı kadar haykır.

Haykırdığın her kelime, bir gün ömrünün ilk ve son gününde karşına çıkar.

Karşına çıkan sonsuz kelimelerle , zorla mutluluğunu.

Zorlayışların kati olsun.

Kesin  olan her zorluk aşılmaya mahkumdur.

Mahkumluğun çaresini gel yüreğimde bul.

Çünkü en güçlü mahkumiyet yüreğimdedir.

Gücünü sevginden al.

Severken aldığın gücü, acı günlerinde harcarsın.

Günlerin geçmezse ellerime sarılırsın. Ellerim kapalı gözlerinin son çaresidir.

Dokunarak hissedemezsen,

Hissederek dokunmalısın...

Şimdi bir kere daha düşün dünyayı.

Acı çekenleri.

Bir aşk yarası olanları.

Askerde evladını bekleyen anaları.

Hastaneler de ölümü bekleyen insanları.

Bir bebeğin doğduğu anı.

Düşün her şeyi.

Her umudu, her çareyi.

Tek değildir burada acılar.

Her acı kendi merhemini arar.

Dar gelecekse içindeki çocukluk. Bak ve gör başka acıları.

Eğer bakmakla yetinmeyip görebilirsen gerçek dünyayı.

Gerçek acının da, sadece aşk acısı kadar hafif olması için bütün gücünle haykırırsın şükranlarını...

Sevgi, ölümün nefesi kadar soğuk,

Azrailin alışı kadar uzaktır aslında!

 

 

 

YORUM EKLE