Kadınlar nasıl ölür?

Bir kadın düşünün. 

Doğmuş, büyümüş, sevmiş, güvenmiş, inanmış ve öldürülmüş…

Maalesef günümüz koşullarında kadınlarımızın hayatta kalma özgürlüğünün özeti sadece bu.

Kadın, önce ailenin sonra toplumun en temel taşıdır. Önce insan anlayışından sonra gelen en önemli varlık kadındır. Kadınına sahip çıkmayan, çıkamayan toplumlar ve aileler yok olmaya mahkûmdur.

Mutlu aile, mutlu evlilik, mutlu toplumun temel bireyi de kadındır. Mutlu olan kadın, değer gören kadın dokunduğu her şeyi güzelleştirmeyi bilir.

Çünkü kadın gördüğü tüm güzellikler ile çiçek açan, açtıran, bulunduğu her ortamı yeşerten bir topraktır. Yeter ki sulamasını bil…

Evet, çok güçlü kadınlar var. Her şeye rağmen ailesine sahip çıkan, topluma yararlı bireyler yetiştirmek için var gücüyle çalışan, umudunu asla kaybetmeyen.

Ama bir o kadar da çaresiz, sesinin duyulmasını isteyen kadınlarımız var!

Çünkü kadınları ruhen ve bedenen öldüren tek şey katilleri değildir. 

Kadınlar yalnızca öldürüldüklerinde ölmezler.  Çünkü ; kadın, kimsesiz kaldığında da ölür. Kadın, aile bildiklerinin yanına gittiğinde sahip çıkılmadığında da ölür. Kadın, yalnız başına kaldığında değil, yalnız bırakıldığında ölür.

Kadınlar,

Yardıma ihtiyacı olduğunu bildiğimiz halde, görmezden geldiğimiz için,

Aman başım belaya girmesin diye sustuğumuz için,

Merhamet nedir, insanlık nedir, yardım nedir, unuttuğumuz için,

Hiç anlamaya, yol göstermeye yanaşmayıp, hep yargıladığımız için,

Ölür.

Çünkü aslında kadınlar sessizce ölmezler, bağıra bağıra ölürler…

Yeter ki, duymasını bil!

Kadını; gör, sev ve yaşat.

Kadınlara her gün 8 Mart!