SİYASAL VESAYET

SİYASAL VESAYET

Askeri vesayet, yargı vesayeti, bürokratik vesayet ve darbeler vesayeti… 

Bunlar dünün Türkiye’sinde korumacılık kılıfı altında bize dayatılan bu ülkeyi yerinden kıpırdatamaz hale getiren, millete için ancak millete rağmen bu milleti inim inim inleten sorunlar silsilesi…

Dünün bu safralarından kurtulduk derken son günlerde millet ittifakının bazı bileşenleri benzer bir sorunu yeni bir vesayet garabeti adı altında yeniden bu millete dayatma çabasında…

Bu yeni vesayet garabetinin adı: ‘’ Siyasal Vesayet’’

Bir nevi yürütme yetkisinin %50+1 ile seçilecek cumhurbaşkanında değil de yetkisini anayasa ve kanunlardan almayan bir kurulun diğer bir ifade ile siyasette karşılığı %1 bile olmayanların kendi tahakkümünü dayatması durumu…

Bu durum bir nevi ülkenin, eski Sovyet komünist rejimindeki ‘’ politbüro masası’’ gibi işlev gören bir kurul tarafından yönetilmesi demek.

Bu yeni vesayet sisteminin 2023 seçimlerine giderken Millet İttifakı tarafından‘’ güçlendirilmiş parlamenter sistem ‘’ adı altında dayatılması demek…

Yeniden yaşayabileceğimiz şey her siyasi partinin kendi çıkar hedefleri için bir tarafa çektiği bir türlü kurulamayan hükümetler, otel odalarında yapılan bakan ve milletvekili pazarlıları…

Bunlar özellikle 90’lı yıllarda hafızalarımızda negatif karşılığı olan ülkeyi siyasal ve hükümet çıkmazlarına sokan dünün ancak bugüne uyarlanmak istenen en kronik sorunları…

Ve bu sorunların ülkemize dönük terör ve vesayet odaklarına alan açan kronik sorunlar kümesi olduğunu unutmamak gerekiyor.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan’ın seçmenden 50+1 almış bir Cumhurbaşkanının önemli ve kritik kararlarda 6’lı masanın onayını alması gerektiği yönündeki söylemi açıkça bir siyasi vesayeti ortaya koymaktadır.

Oysa 1982 anayasamızın Cumhurbaşkanının ‘’ Görev ve yetkileri’’ başlıklı 104 maddesinin 1.fıkrası; ‘’Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir,’’ der.

Dolayısıyla Millet İttifakı bileşenlerinin anayasayla verilmeyen bir yetkiyi kullanması anayasal bir suçtur.

Üstelik bunu ortaya atanların sandıktaki karşılıkları %1 ler civarında olduğu düşünüldüğünde bu vesayetin tam bir garabet olduğu ortada...

Anladığım kadarıyla bu ittifakın istediği politbüro gibi görev yapacak bir masa ve bu masaya amade olacak kukla bir cumhurbaşkanı…

 Peki bu koşul ve şartla gelen bir Cumhurbaşkanı anayasanın 104. maddesiyle kendisine verilen yetkiyi kullanmak ve inisiyatif almak istemesi ve masanın bazı taleplerine itiraz etmesi durumunda ne olacak.

Olacakları ben söyleyeyim.

Kaos… Kriz… Ve istikrarsızlık…

Bunun sonucu ise hükümet boşluğundan faydalanarak kendisine alan açıp yeniden hortlayan bir PKK terör belası…

İstikrarsızlığın getireceği ekonomik türbülanslar Türkiye Yüzyılını sekteye uğratacak bir fetret  dönemi…

ABD başta dış odaklara açık bir ülke konjonktürü…

ABD kontrolünde kurgulanan Suriye’nin kuzeyinde yapılanması hız kazanan PKK/PYD terör devleti…

HDP’nin ittifaka verdiği destek karşılığında diyet olarak Milli Savunma Bakanlığı başta İç İşleri veya Maliye Bakanlığı’na yönelik bakanlık talepleri…

Bunlar devamı gelmesi muhtemel bugün aklımıza gelen sayabileceğimiz birkaç majör sorun olarak bagajımızda olacak sorunlar silsilesi…

İstemesek de bunlar millet ittifakı iktidarı ile yeniden bu ülkenin gündemini işgal edecek ve sorun sarmallarımız haline gelecek meseleler…

Bu öngörebilmek için ne müneccim olmaya gerek var ne de kâhin olmaya…

20 yıldır istikrarı, büyümeyi ve dönüşümü sağlayan Cumhur İttifakı mı yoksa getireceği eski sistemle istikrarsızlığı ve vesayeti sunan Millet İttifakı mı?

2023’e dönük bu bıçak sırtı seçimde kararı verecek olan yine Türk Milleti…

YORUM EKLE