Cumhur İttifakı’nın en büyük iki paydaşından birisi olarak 5 il ve iki metropol kent ‘’ Mersin ve Manisa’’ MHP’ye bırakılmıştı.
Ve 28 Ocak 2024 yani bugün itibarıyla Sayın Bahçeli 31 Mart 2024 yerel seçimlerine yönelik ilk mitingini de MHP için sembol şehirlerden birisi Mersin’de yapacak.
Ve Mersin, bilge lider Sayın Dr. Devlet Bahçeli’yi karşılamaya bağrına basmaya hazır.
Günler öncesinden yoğun bir tempoyla ana cadde ve sokaklar bu büyük buluşmaya hazırlandı. Billboard tahtaları insanları düşündüren, devamında ne var acaba dedirtecek gizemli sloganlarla ve boy boy üç hilal ve Sayın Bahçeli resimleriyle donatıldı.
Sayın Bahçeli geleceği öngörebilen feraset ve basiret sahibi kişiliği ile Cumhur İttifakı’nın ülke geleceğine yönelik büyük dönüşümünün de en önemli saç ayağı ve kritik aktörüdür.
İsterseniz Sayın Bahçeli’yi bu büyük liderin feraset sahibi kişiliğini siyasal tarihin yakın zaman diliminden örneklemelerle kısaca anımsayalım.
Öncelikle Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en önemli mimarlarındandır Sayın Bahçeli. 15 Haziran 2015 seçimlerinde ülkenin yaşadığı siyasal kaosun ülkeye yaşattığı faturayı en iyi bilen birisi olarak siyasal istikrarsızlığın parlamenter sistemin revize edilerek aşılmasıyla gerçekleşebileceğini büyük ve güçlü Türkiye idealleri için yeni bir sistemin elzem olduğunu bununda Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile aşılabileceğini düşünerek 16 Nisan 2017 referandumu için ilk çıkışı yapmış ve sistemin fiiliyata geçirilmesine katkı sunmuştu.
Aslında bu, ülke için birazcık kafa yormanın ikbal ve istiklal hayalinin çerçevelediği net bir duruşun eğilip bükülmeyen koşullara göre biçim değiştirmeyen kişisel siyasi geleceğin üstünde bir ufkun bir idealin bir büyük ülkünün uzak görüşlülük temelindeki büyük hikayesinin tasviriydi.
Sayın Bahçeli benzer çıkışları ülkenin ihtiyacı olduğu durumlarda hep yaptı ve oyunları bozdu. Örneğin ilk olarak 3 Kasım 2002 seçimlerine giden yolda aldığı kararla ülkenin içinden geçtiği girdabı iç ve dış mahfiller lehine esnetecek ve ülke üzerinde kurgulanan kaosu yeni bir doğumla tazelemek adına ANAP-DSP gibi diğer ortaklar tarafından Bahçeli’nin aldığı bu karara uyulmak zorunda kalındı.
15 Haziran 2015 seçimlerini hatırlayalım. O zamanda iç ve dış mahfillerin Türkiye üzerindeki emellerini kursaklarında bırakan HDP-CHP-MHP koalisyonu olasılığı karşısında kendisine CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından başbakanlık teklif etmesine rağmen HDP’li koalisyona gelmeyerek ülkeyi uçuruma düşme tehlikesinden kurtaran yine Sayın Bahçeli’ydi.
15 Temmuz 2016 darbe kalkışması karşısında büyük oyunu görüp 7 Ağustos Yeni Kapı ruhuna koşulsuz tabi olup destek veren yine bu bilge zattı.
Dikkat edilirse ülkenin zafiyet yaşayabileceği en kritik zamanlarda Sayın Bahçeli tehlikenin gölgesini görür gereğini yapar ancak eğer gafilseniz bunun nedenini bilemezsiniz veya ülkenin yaşadığı koşulların varlığından bağımsız ülkenin reel koşullarından uzak bir gündemin müdavimi iseniz bunu anlayamaz buna akıl erdiremezsiniz.
Tüm bu yaşananlar perspektifinde eğer Sayın Devlet Bahçeli koltuk hayali ve siyasi ikbal tasavvuru için siyaset yapsaydı ne 2002 seçimlerine giden yolda koalisyonun ortağı olarak kılını oynatırdı ne 15 Haziran 2015 seçim neticesinde kendisine Kılıçdaroğlu tarafından vaat edilen önerilen başbakanlık teklifini reddederdi ne de 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasında ülkenin zafiyete düşmesi pahasına sesini çıkartır Kılıçdaroğlu gibi olanı biteni televizyondan izlerken ‘’ koltuk rüyasına yatarak’’ günü kurtarmaya çalışırdı.
Bugün alacakları birkaç oy ve dolayısıyla kendi gelecekleri için DEM(HDP) Parti ile işbirliği yapanlar altılı masadan umduğunu bulamayan bir kısım mahfiller bu büyük ülkü ve ülke mücadelesini anlayabilmeleri mümkün mü?
Keşke her siyasetçi Sayın Bahçeli kadar şahsiyetli olabilse keşke bu büyük lider kadar hamiyetli, ülkesi için şahsi ve partisel emellerinden vazgeçebilse ülkesinin tapulu arazisi üzerine gecekondu kondurmaya çalışan iç ve dış mahfiller karşısında Sayın Bahçeli kadar dik durabilse, izzeti nefsine bağlı kalabilse… İşte bugün böyle büyük bir lideri karşılamaya bağrımıza basmaya hazırlanıyoruz.
Mersin bu olağanüstü karşılamaya hazır. Bugün Mersin Büyük Şehir adayı Sayın Soydan ve ilçe adaylarının ellerini havaya kaldıracak. Hep söylerim Mersin sağ siyaset açısından zor bir şehir. Merkez ilçeler sosyal demokrat ve etnik siyasi kimlikle siyaset yapan partilerin önemli güç mücadelesinin merkezi. Bunun çıktısını 2019 yerel seçimlerinde gördük ve yaşadık. 2014 yılında 6360 sayılı yasayla perifer ilçelerinde Büyükşehir’e dahil olması bu akıbeti değiştirmeye yetmedi.
31 Mart 2024 seçimleri DEM’in yine 2023 seçimlerinde 165 bin oyu ile birinci olduğu Akdeniz ve üçüncü olduğu Toroslar karşılığında Mersin il genelinde birinci parti olarak 385.460 oya sahip CHP’yi destekleyeceği yine iddialı ve zor geçecek bir seçim olacak.
Sayın Seçer gerek mütevazi kişiliği gerekse sosyal belediyecilik anlamında tabanda her kesimden insan için karşılığı olan bir siyasal figür. Matematik sayısal anlamda Sayın Vahap Seçer’den yana Ancak siyasette her zaman özellikle yerel seçimlerde iki kere iki dört etmeyeceği ortada olduğuna göre bu tabloyu değiştirmek Cumhur İttifakı paydaşlarının elinde. Buda çok çalışarak adam adama markaj yaparak girmedik ev sıkmadık el bırakmayacak bir iradenin bir realitenin sahaya uyarlanmasıyla olabilir.
Ve elde edilebilecek bu başarının anasının ak sütü gibi Sayın Bahçeli’nin hakkı olduğunu düşünüyorum.
Kentimize hoş geldiniz bilge lider!