YUSUF DİKEÇ VE DEVŞİRME KAFALAR…

2024 Paris olimpiyatlarından; sol eli cebinde sağ elinde silah rahat bir tavırla atış yapıp zihin portremizde dünyaya meydan okuyan bir Yusuf Dikeç geldi geçti.

Elde ettiği gümüş madalyadan daha fazla kendisi konuşuldu. Tabi bunu fenomen yapan bir viral fenomen olan 196 milyon takipçisi olan Elon Musk’tu. Finalde altın alan rakibi Sırp sporcunun ifadesiyle kendi ülkesinde dahi popülaritesi Yusuf Dikeç’in çok gerisinde kaldı.

Ve sonrasında olimpiyatlarda altın alan birçok sporcu kırdığı rekor sonrası Yusuf Dikeç pozu ile kadraja girdi. Belki ülke olarak milyar dolarlar harcasak Yusuf Dikeç’in ülkemize kazandırdığı popülariteyi ülkemize kazandıramazdık.

Geçenlerde ulusal bir kanalımızın uzaktan canlı bağlantılı hafta sonu konuklarından birisiydi. Onu dikkatlice soluksuz izledim. Ne yaptığının farkında olan bilinçli birisiydi. Ülkesi için fedakarlığı ülkesine dönük vatanperverliği olağanüstüydü.

Tarhan, “Kötülük genetik mi?” Konusunu Ele Aldı Tarhan, “Kötülük genetik mi?” Konusunu Ele Aldı

Reklam yüzü olarak dünyaca ünlü firmalardan çok büyük paralar teklif edildiğini ancak ülkem zarar görebilir düşüncesiyle her teklifi elinin tersiyle ittiğini anlatıyordu. Bir çoğumuzun bodoslama atlayacağı bu teklif karşısında ülkem zarar görebilir düşüncesiyle belki bir serveti elinin tersiyle itmesi sadece beni değil ulusal kanalın program yapımcısını da duygulandırmış gözlerimiz dolmuştu.

Bundan sonraki hedefini anlatıyordu büyük bir heyecanla… Bir taraftan Mersin, Erdemli’de sahibi olduğu Dikeç Atıcılık Kulübünde ülkesinin geleceğine dönük büyük yetenekler büyük sporcular kazandıracağını ifade ediyor diğer taraftan ise 2028, Los Angeles olimpiyatları için hazırlanacağını buradan ülkesine altın ile döneceğini anlatıyordu.

İşte böyle karakterli bir insan, dün eli öpülesi annesiyle birlikte poz verip üstüne ‘’MY MOST PRECİOUS’’ yani ‘’ EN DEĞERLİM’’ yazarak sosyal medyada paylaştığı için fütursuzca saldırılara aşağılamalara uğradı.

Bunun nedeni annemizin kapalı ve tipik bir Anadolu kadını olmasıydı. Anadolu’nun sert ve çilekeş topraklarında elleri nasır tutmuş, yüzünde kapatılamayacak derin çizgiler barındıran güzellik salonu nedir bilmeyen bir Anadolu kadını olmasıydı. Tıpkı bizlerin annesi gibi...

Neymiş… Anne kapalı ve Ortadoğulu görünümlü olduğu için ülke imajı zarar görebilirmiş. Bu paylaşımı hemen silmeliymiş.

İşte bunlar kim biliyor musunuz?  Zihni batıya, karakteri bu coğrafyaya ait Monşer tipler. Kısacası başka zihinlerin bu coğrafyadaki şaklabanları.

Bunlar kendini bu ülkeye ait görmeyen bu ülkeye aidiyetten utanan nüfus cüzdanı bu ülkeye ait ancak kafa kimliği ve zihni devşirme olan tiplerdir.

Bu ülke ne çektiyse bu kafalardan kendine göre bir yerli ve milli duruşu olmayan bu amorf zihinlerden çekti. 

Soruyorum şimdi size... İğdiş edilmiş böyle bir zihinle, bir toplum nasıl hayal kurabilir, nasıl gelecek inşa edebilir?

İşte bu tipler ve bu tiplerin önünde gidenler yüzünden bu ülke birçok alanda geri kaldı. Bu gibi tiplerin topluma pompaladıkları olumsuzluk ve çaresizlik sufleleri bizim için zaman içinde kanıksanmış çaresizliğe dönüştü.

Bu tipler ülkeleri için hayal kurdurmadıkları gibi hayal kurmak isteyenlerin hayallerini gasp ettiler. Ülkelerini küçümsedikleri için başka ülkelerin Mankurtları oldular.

Ülke geleceğimiz için yetiştirdiklerimizi gelecekle ilgili hayal kurucularımızı da kulaklarına fısıldadıkları imkânsızlık sufleleri ile ayartıp başka ülkelere ihraç ettirdiler.

Son 20 yılda artık bizlerde toplum olarak gelecekle ilgili hayaller kurabildiğimiz gibi hayal kurmanın başkalarına ait bir lütuf olmadığını millet olarak farkına vardık.

Öğrenilmiş çaresizliği yaşamış bir toplum olmaktan çıkıp terk ettiğimiz hayallerimizi daha güçlü köşe taşlarıyla döşüyoruz artık.

Tüm bunları Yusuf Dikeç gibi hayal kurarak geleceği inşa ederek, annesini küçümseyip eleştirenlere ve tüm eleştirilere rağmen yapıyoruz.

Yusuf Dikeç;  yerli ve milli kimliği ile bu ülkenin tartışmasız gururu…

Editör: Rüştü Aydın