-Konuşmak aptallık oluyor bir anda. Senle güzeldi, bunu da geçmeli.-

Uyusan her şey geçecek, dermanın buna yetmez. Yeltenmek saçma. Yine de biraz dinlenmeli gözlerin. Dinlenmeli ve gerçeği görmede yardım etmeli.

Kimse yardım etmedi şu ana kadar. Kimsenin yardımını hakiki bulmadın. Altından bir şeyler çıkacak gibi duran yardımlar, seni uzaklara itti. Öyle ki, sen bile yok saydın kendini. Şimdi böyle söyleyince yaşadıkların hayal gibi en başından bu yana. Hayatın bir düşten ibaret kalıyor, son ana dek. Bir düşten fazlasını istemedin. Sana ağır gelirdi, altında ezilirdin, bir düşün.

Olduğun yerden çok uzaktasın, kaybını anlaman olacak iş değil. Elinde kalan son kasımpatılar uçuruma sürüklenirken yolunu bulmaya çalışmak seni yoruyor. Yolda, yalnızlık değil de, kimsesizliğin savurmasıyla ezilmek ya da sinmek, başındandır bildiğin, ihtimali nefesinin daralmasına başlıca bir sebep ol-... Ve başka sebep bulmaması için, o yana bakmaktan men ettiğin gözlerin, -içten- sevgi sözleriyle beslenen ruhunun tuhaf ve inatçı huzursuzluğunu anlatmaktan usanmıyor. Yine de, o yandan gelebilecek her çeşit varsayımı bir kenara itmeye kararlı duruşun, yaşanacakları -tek beklentin olarak- hafif atlatmanı sağlayacak.

Bundan böyle karar veriyorsun... Daha öncekilerde de, cümlen böyle başlardı... Tamam! Kararım kesin, kestirip atacağından eminsin... Hiçbirinin arkasında durmadın. Ne bir dakika ne de bir saniye.

Önce, hepsinden önce, diğerlerini ikna etmeyi önemseyen de sendin. Çünkü... Çünkü kendine kanıtlamak yeterli gelmezdi, hiç yetmedin kendine. Başkasında bulacağından emin olduğun şefkati, tek kalınca esirgemek doğalın oldu. Dışına çıkamadın bunun... Ötesinde kaldın zamanın...