Bir de muhalefetin uyguladığı bunlardan ayrı biçimsiz ve şekilsiz olanı vardır. Bu tarz siyasette koşullar ve duruma göre pozisyon oluşturulur. Bu tarz siyasi pratiklerde neyin düşünüldüğünün hangi fikrin benimsendiğinin neyin savunulduğunun veya hangi hizmet projeleri ile yola çıkıldığının milli hassasiyetler iktidar histerisine feda edilerek kiminle ittifak hangi terör örgütünün uzantılar ile yol yüründüğünün bir önemi yoktur.
Bu siyaset tarzı her ne şekilde olursa olsun gerekirse ‘’ terör örgütü uzantıları’’ ile de olsa yeter ki iktidar olalım mantığı ile sırf iktidar olmak için kurgulanır.
Elbette iktidar olmak siyaset felsefesinin mütemmim cüzidir. Elbette her siyasal organizma siyasette iktidar olmak için vardır.
Birileri için siyaset, gerektiğinde yanlış parkurlarda koşulması gereken bir amaç olarak görülse de asıl olanın siyasetin bir amaç değil bir araç olduğudur. Yani siyaset iktidara yürünen yolda halka hizmet için koşulan parkurda iktidar olma kabiliyet ve salahiyetidir. Politikada bazen bu gibi benzeri vizyonsuzluklarda siyasal hedef ve siyasal ahlak düzleminde beklenti ve vizyonlar çarpışır.
Dolayısıyla ne olursa olsun, nasıl olursa olsun ‘’yeter ki iktidar olalım’’ iddiası üzerinden sırf iktidar olmak için yapılan siyasette, ne bir fikri ideoloji bulursunuz ne de hizmet eksenli çabalar silsilesi…
Salt amaç iktidar olmak olduğu için; bir fikri ideolojiyi yüceltmek onu siyaset düzleminde anlaşılır kılmak veya hizmet koşullarını halka anlatarak onların oyuna talip olmak yerine ‘’ histeri’’ amaçlı hedefler öne çıktığı için halisane amaçlar ikinci plana atılır, hatalar ve iftiralar ile her kalıba girilerek ortam neyi gerektiriyorsa ona siyaset üretilmesi ön plana çıkarılır. Yani zaman, mekân, konjonktür neyi işaret ediyorsa ona göre bir kalıp tercihli siyaset üretme seçeneği ortaya çıkartılır. Bugün ülkemizde siyasetin siyasal pratiklerinin görünen yüzüne baktığınızda özellikle ana muhalefet partisi ve şürekasının siyasal parkurdaki duruş şeklini incelediğinizde bu tip ‘’ kemiksiz siyaset’’ denilen yeni siyaset tarzını görürsünüz.
Sırf birini bir şekilde iktidardan etmek adına seçimle gelen iktidarı karalamak ve liderini ‘’ tek adam veya diktatör’’ gibi metaforik kavramlarla iftira ve içi boş söylemlerle siyaset üretilmeye çalışıldığını yani siyasetsizlik üzerine yeni bir siyaset tarzını izliyoruz.
Zira bu tarz siyaset ahlaklı siyaseti değersizleştirdiği gibi maalesef ‘’silik siyasetinde’’ geleceğine kapı aralar. Oysa siyasetin doğasında siyasetin siyaset olarak sistematik işlevini yerine getirebilmesi, için ya bir fikir ve ideoloji ya da hizmet odaklı gerçek bir amaç üzerinde yürümesi bunları yerine getirecek bir işlevselliği olması veya bunlar üzerinde bir yol kat etmesi gerekir. Eğer bu şekilde sadece ‘’siyasetsizlik üzerinden siyaseti gererek’’ iktidar olunmaya kalkışılırsa işgal ve iştigal edilen siyasal mecrada bir zaman sonra güdülen bu siyaset tarzı sorgulanır.
Bugün CHP başta muhalefet cenahının bu yola tevessül ettiğini boş söylem ve eylemlerle siyaseti değersizleştirdiğini görüyoruz.
Seçim, sandık, seçmen ve parti örgütleri gibi siyasal araçların yeterince kullanılmadığı rejimlerde demokrasiden bahsetmek mümkün müdür?
Ana muhalefet veya muhalefet olarak seçimle halkın teveccühü ile %52 oyla gelen bir lideri iktidar histerisi ile Biden’den medet umma pahası bir yana ‘’ diktatör’’ metaforuyla aşağılayıp yok saymak hayal ettiğimiz o ütopik ‘’demokrasi kült’ünün’’ içini boşaltır.
Dolayısıyla fikir ve ideolojik entegrasyona dayanmayan amaçsızlığın bir amaç olarak sunulduğu bir zaman için sırf iktidarı özellikle Sn. Erdoğan’ı devirmeye yönelik olan hele devirelim de gerisine sonra bakarız tarzındaki yalan, iftira ve kurgu üzerine inşa edilen bu ‘’sakat politik çabalar’’ geleceğin Türkiye’sinde yeni nesiller için siyaseti itibarsızlaştırıp yozlaştırarak ülkesel idealler algısında onarılamaz tahribat ve deformasyonlara neden olacağı unutulmamalıdır.
Bu gün gelinen noktada Millet İttifakı’nın CB adayı Kılıçdaroğlu 18 Mart’ta HDP yetkilileri ile görüşmesinde 14 Mayıs seçimleri için aday çıkarmamalarını ilk tur için HDP’den destek isteyecek. Bunun karşılığında HDP’nin Kılıçdaroğlu’ndan taleplerini 3 başlık altında sıralamak mümkün.
- Demokratik özerklik talebi
- Kayyum sistemine son verilmesi
- Terör operasyonlarının durdurulması
Görüldüğü üzere HDP’nin talepleri yenilir yutulur cinsten değil. İktidar olmak için gözünü karartan Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu’nun iktidar histerisi için HDP ile olan vals’ın da görüldüğü üzere daha nelere tevessül edip hangi amaçlara hizmet edebileceğini sizlere bırakıyorum.