Bir yandan toplumsal yapımızda kentleşmenin sancılı süreci, bir yandan kitle iletişim araçları ile bilgisayar ve internetin çocuk ve genç bireyler üzerindeki olumsuz etkisi ile hayırlı nesil yetiştirmek eski dönemlere göre zorlaşmıştır.

HAYIRLI EVLAT

Bir yandan toplumsal yapımızda kentleşmenin sancılı süreci, bir yandan kitle iletişim araçları ile bilgisayar ve internetin çocuk ve genç bireyler üzerindeki olumsuz etkisi ile hayırlı nesil yetiştirmek eski dönemlere göre zorlaşmıştır. Hayırlı evlatların yetişebilmesi için ebeveynin örnek olmaları çok önemlidir. Güzel davranışları sadece konuşup, anlatmak yeterli değildir.

Bu nedenle anne ve babanın geleceğin teminatı olan çocuklarını yetiştirirken karşılaşabilecekleri tehlikelere karşı bilinçli ve bilgili olmaları önemlidir. Çocukların aileden en çok etkilendikleri dönemde değer eğitimi verilmez ise daha sonraki dönemlerde ailenin etkisi zayıflamakta çevre ve arkadaş etkisi artmaktadır. Özellikle çocuklarımızın İslam ahlak prensiplerine uygun yetişmelerinin hayırlı evlat olmalarına büyük katkı sağladığını unutmayalım.

Zira Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İnsan ölünce tüm amellerinin sevabı kesilir ancak şu üç çeşit amelinin sevabı devam eder:     1. Sadaka-i cariye (su, yol, köprü gibi faydası sürekli olan işler)            

2. Kendisinden istifade edilen ilim                    

3. Kendisine dua eden hayırlı evlat.” (Nesâî, Vesâyâ, 8)

***

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Yumuşak davranamayan kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış sayılır.”

Açıklama: Bu hadis Ebü’d-Derdâ radıyallahu anh tarafından farklı bir ifadeyle rivayet edilmiştir. Buna göre Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kime yumuşaklıktan bir nasip verilmişse, ona hayırdan da bir nasip verilmiştir. Kendisine yumuşaklıktan bir nasip verilmeyen kimseye de hayırdan bir hisse verilmemiş demektir.”

Aynı hadisi Hz. Âişe de rivayet etmiştir. Onun rivayetinde yumuşak huylu olan kimseye hem dünyanın hem de âhiretin hayrı verildiği, yumuşak huylu olmayan kimsenin de hem dünyanın hem âhiretin hayrından mahrum kaldığı belirtilmektedir (Begavî, Şerhü’s-sünne, XIII, 74, nr. 3491; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, VI, 159).

Demekki yumuşak başlılık ALLAH’ın bir lutfudur. Bir kimsenin tabiatında yumuşaklık yoksa, insanlara iyi davranmak elinden gelmiyorsa, herkese katı, kaba ve kırıcı davranıyorsa, o kimse bütün iyiliklerden ve güzelliklerden mahrum kalmıştır.

Rivayet Eden: Cerîr İbni Abdullah radıyallahu anh
(Riyazü's Salihin - İmam Nevevi Tercüme ve Şerh: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, Yrd. Doç. Dr. Raşit Küçük)