Yazar Mehmet Akpınar, istikrarın önemini anlattı…

Akpınar’ın o yazısı

“Sükuneti ararken hareketli günlerden geçiyoruz hep. Ekonomik sıkıntıların başladığı bir dönemde salgınla yüzleşiyor, hayatımız bambaşka bir şekil alıyor; sokağa çıkamıyor, tedirgin oluyor, kimselerle görüşemiyoruz. Bu arada dünyada savaşlar eksik olmuyor; küresel gelişmeler, salgın ve diğer iç dinamiklerin etkisiyle ekonomi daha da zora giriyor; enflasyon hızla yükseliyor, hayat pahalılığı artıyor, toplumda ciddi bir endişe, telaş baş gösteriyor: Ne oluyor, nereye gidiyoruz?

Daha salgın illetinin bitip bitmediğini anlamadan, toplumun her kesimini ilgilendiren ekonomik tedbirlerin sonuçlarını görmeden 11 ilimizde deprem felaketiyle karşı karşıya kalıyoruz. Yetmiyor! Depremde büyük zarar gören illerden Adıyaman ve Urfa’da sel felaketini yaşıyoruz. Depremde 50 bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybediyor, 100 bini aşkın kişi yaralanıyor. Sel gidiyor, çamur kalıyor, 20 can kaybımız geri gelmiyor!

Yaşadığımız felaketler o illerle sınırlı kalmadı, tüm ülkeyi etkiledi. Milyonla ifade edilen vatandaşımız deprem bölgesinden tahliye edildi. Millet ve ülke olarak yaraları sarmakla canhıraş uğraşırken seçim kapıya dayandı. Yapılacaktı, erkene alınacaktı, ertelenecekti tartışmaları arasında 14 Mayıs 2023 tarihinde seçim kararı alındı. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun.

Umarım bir taraftan yaralar sarılırken huzur içinde seçim yapılır ve ülkede istikrar tesis edilir. Gerilimden, kutuplaşmadan, gönül yorgunluğundan kurtulmaya, sükunete ermeye çok ihtiyacımız var.

Böyle zamanlardan, gerilimden, kaostan beslenenler olsa da toplumun kahir çoğunluğu istikrar istiyor. Huzur içinde çalışmak, kazanmak ve günlük hayatını yaşamak; tatilini yapmak, dostlarla buluşmak, eğlenmek istiyor. Yaşadığımız felaketler, kutuplaşmalar, kısır çekişmeler arasında insanların sükunet içinde mutlu yaşamaları mümkün olmuyor. Evde, işte, sokakta gergin, kavgaya hazır insanlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Hatta böyle zamanlarda doğru düzgün okuyamıyoruz bile…Yazarken karamsar tablolardan kurtulamıyoruz…

Yazmayı, “Belki fırtınalı bir denizde sakin bir limana demir atmaktır, sükunettir.” diye tarif etmişim “Kesişen Yollar” adlı öykü kitabımın sunuş bölümünde. Evet fırtınalı bir denizdeyiz sanki! Sakin bir limana demir atma zamanı…

Evet yazmak bir çeşit dertleşmektir, yazanı sükunete erdirir. Ya okumak? Okumak için sükunete ermek gerek. Veya sükunete erdirecek okumalar yapmak...

Yaşadığımız tüm acıların bitmesine, her türlü istikrarsızlığın, karışıklığın, kavganın, kutuplaşmanın sona ermesine; huzur, sükûn ve mutluluk içinde günlük hayatımızı yaşamak ve ülkemizin aydınlık geleceğine erişmek dileğiyle… Herkese bir kucak mutluluk diliyorum.

@kpınar 210323”