100 Yıl Sonrası

İnsanoğlu yaratılışından buyana icatlarla kendini geliştiriyor. Her geçen saniye yeni bir buluş yeni bir çağ yeni bir yüzyıl ve asırlar ardı ardına geliyor.

100 Yıl Sonrası

100 Yıl Sonrası

İnsanoğlu yaratılışından buyana icatlarla kendini geliştiriyor. Her geçen saniye yeni bir buluş yeni bir çağ yeni bir yüzyıl ve asırlar ardı ardına geliyor. İnsanların dünyaya gözünü açtığı günden beri milyonlarca yıl geçtiği biliniyor. Milattan öncesini hesap etmek bulgulara bağlı tespit edebiliyoruz ama milattan sonra 2024 yılına kadar olana sayı verebildik ve bundan sonrası için beyin gücümüz ile düşünce yapımız ile nice iki binli yılların yaşam tarzını kurgu yapabiliyoruz.

Bilim kurgu filmlerinde kanatlanıp uçan insanlar, uçan arabalar, düşünceyi okuma, insan vücudunun bir yerden bir yere nakil edilmesi, insansı robotların yaşam alanımıza girmesi, uzayın derin boşluklarına saniyede bir aracın kalkıp yine saniyede bir aracın geri gelmesi yani uzay otobüsleri vs… Hayal edebildiğiniz her imkânsızı, imkânlı hale getirecek olan insan beyni kendini geliştiriyor.  Bu sayılan ve hayal dediğimiz gerçekleri, zamanımızda yaşayan insanların yaşarken görebileceğini sanmıyorum.

Evet,  insanlar  dünyanın kendi kendini yenilemesine müdahale ettiği için, dünyanın varoluşundaki fabrika ayarlarına dokunduğu için, yani doğal yaşamı bozduğu için, dünyanın yaşam süresi kısıtlanacak gibi gözleniyor.

Bunu bilim adamları tespit ediyor. Şöyle ki; Buzulların eriyerek deniz seviyesinin yükseleceğini ve birçok kıyısı olan şehirlerin su altında kalacağı varsayılıyor. Yine iklim değişiklikleri ile tarım ve gıda üretiminin azalacağı ve açlık tehlikesinin baş göstereceği düşünülüyor.  Sıcakların artacağı ve orman yangınlarının çoğalması, çevre kirliliğinin durdurulamaması gibi etkenler ile dünyanın doğası bozuluyor. Ve dünya yaşlanıyor. Hatta hastalanıyor! Bunda da elbette en büyük etken insanlar oluyor.

Netice olarak dünyanın bu kadar olumsuzlukları taşıyamayacağı bir gün, afetler zincirinin yaşanabileceği, dünyada canlı yaşamının oldukça kısıtlanabileceği varsayımının ortaya çıkacağı sanılıyor. İşte bu durumda dünya ile uzay arasında insanlar yaşamlarını sürdürmek zorunda kalacaklar.

O yılın hangi yıl olacağını tahmin etmek çok zor.

100 yıl öncesi; yani elektriğin yeni bulunduğu, otomobillerin yeni ortaya çıktığı, uçakların seri üretimine başladığı günlerden bahsediyorum. Evet, yüz yıl içinde uzaya insan gönderip geri getirmeye başlandığına göre, ben diyorum ki, dünyanın bilimdeki bu hızını hesap edersek; en fazla 100 yıl içinde uçan arabalar ve havada taksiler ile yolculuk edeceğiz, insansız araçlar kara yolarında çoğalacak, uzay otobüsleri seri olarak gidip gelecek… Düşünce gücü ile iletişim daha kolay olacak vs…

Sanki biriniz bugünlerde çok konuşulan üçüncü dünya savaşı ne olacak diye sorar gibisiniz?

Eh işte sorunda burada yatıyor. 7 milyar insan nüfusunun 2024 yılının dünyasında çok fazla olduğunu düşünen birçok devletin başkanı var… Bunun başını İsrail ile ABD çekiyor? İsrail'in ve onun destekçisi ABD'nin, Filistin-Gazze'deki  masum insanları çocukları öldürmesi bunun ilk işaretleridir.

ABD, üçüncü dünya savaşının çıkması için dünyanın her yerine “barış götürüyorum” diyerek acı götürüyor. Devletler arasında kutuplaşmanın önü açılıyor. Böylece; Kırsın insanlar birbirlerini uzay çağına hazırlanalım düşüncesindeler.

Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, her türlü organizasyona hazır bulunmalıdır. Ve uzay çağına hızlı adımlarla hazırlanmalıdır. Dünyada söz sahibi olmayan bir Türk'ün varlığını düşünmek istemiyorum. Evet! Nerede bir Türk yaşarsa, Türk’ün vatanı orasıdır.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

mersinistikbal

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER