EĞİTİM İLE GELEN KIRK DOKUZ YILLIK DEV ZAFER
Yeni okuduğum Sun-Tzu “Savaş Sanatı” kitabı Osmanlı 7. Padişah’ı Fatih Sultan Mehmet’in Kostantiniyye’yi almak için yaptığı, silindirler üzerinde gemileri Haliç’e indirmesini getirdi aklıma.
Nasıl bir akıldır ki, böyle büyük başarıyı inanılmaz savaş taktikleri ile ve sadece 21 yaşında elde etmiştir.
Tahta çıktığında sadece 19 yaşındaydı. Avrupa da “Grand Turco” Büyük Türk olarak tanındı. İlk tahta çıktığında 2 yıl gibi kısa bir süre orada kaldı.
İkinci çıkışı ise 3 Şubat 1451 idi ve 30 yıl hüküm sürdü. Yani bundan 574 yıl önce koca imparator sahnelerdeydi. Öyle büyük bir askeri başarı göstermişti ki, on günlerce süren kuşatma sonrası zekice yönlendirmeleri ile tarihin akışını değiştirmişti.
“Geçilmezle karşılaştığında değiş, sen değiştiğinde geçilmez geçilir olur.”
Fatih, Osmanlı’nın başkenti olan İstanbul’u Müslümanların hakimiyeti altına almış ve Ortaçağ’ın sonunu getirmiştir. 49 yıllık hayatına ne muhteşemlikler katmıştır.
Bu başarıları Molla Gürani ve Şeyh Akşemsettin gibi dönemin önde gelen alimlerinden aldığı derslere borçluydu. Bu yüzden eğitime çok önem verdi. Üniversite seviyesinde eğitim veren Sahn-ı Seman’ı kurdu ve İstanbul Üniversitesi’nin temellerini atmış oldu.
Sadece bilim değil sanata da ilgisi büyüktü. Ünlü İtalyan ressam Bellini’nin yaptığı Fatih Sultan Mehmet portresinin Londra da ki Victoria ve Albert müzesinde sergileniyor olması kalbimi çok acıttı. Çünkü o tablo Osmanlıda yağlıboya resmin yani ressamlığın gelişmesini sağlamıştı.
Altı yabancı dil bilen Fatih, çağın en büyük eserlerini okuyarak bilgisine bilgi katmıştı. Sadece okumayla kalmamış birçok şiire de imza atmıştır.
Eğitime yaptığı yatırımlar sayesinde yaşadığı dönemde “Büyük Türk” ünvanı ile yaşadı.
Ülkemizde maalesef ezbere dayalı eğitim-öğretim sistemi, öğrenciler arasında ki fırsat eşitsizliği, düşünme ve sorgulama becerisinin yok edilmesi eğitimin giderek kan kaybetmesine sebebiyet veriyor.
Haber programlarında gençlerimizin şiddete yönelik haberlerini izlemekten bıktık. Eli kalem tutan gençlerimizin de yine şiddet seven bu gençler tarafından katledilmesi ülkemizin kapanmaz yarası oldu.
Albert Einstein’ın dediği gibi, “ Bizi ilgilendiren konu yalnız barışı kurmanın ve korumanın teknik çareleri değil, aynı zamanda kafaları eğitmenin, aydınlatmanın yoludur.”
Bizler ki Fatih gibi bir imparatorun evlatları isek, o zaman onun izinde evlatlarımızı işleyelim ve özlerini geliştirelim.
Vatana, millete en önemlisi de kendine faydalı birer birey haline dönsün gençlerimiz…
"Bilgiyle donatılmış bir gençlik, en büyük hazinemizdir."