ÇOCUKLUK VE ÇOCUK KALABİLMEK

ÇOCUKLUK VE ÇOCUK KALABİLMEK

            Çocukluğumuz aklımıza geldikçe gülümseriz, tatlı tebessümler olur. Bazen de hüzünlendiğimiz anlar. Ama nedense çocukluğun ayrı bir ruhu, güzelliği ve yaşanmışlığı vardır.

Çocukluğun ayrı bir masumiyeti, samimiliği vardır, içten pazarlık olmaz, arkadaşlarını ötekileştirmez. Hayvanları sever, korkmaz. Hatta bilmez “yılanı boğar” derler. Daha bir çok güzel özellikler vardır.

Çocukluk resmine bakıp da hüzünlenmemek mümkün mü? O saflık, samimiyet. Bakan ve gülen gözlerde ışıltı.

Kişi aynıdır aslında, çocukluktan çıkıp, gençlik ve orta yaşla birlikte değişme/değiştirilmeye başlar. Bazen doğru şekilde bazen de yanlış şekilde değişmeye başlar. Özünden kopar. Beraber oyun oynadığı, ekmeği paylaştığı arkadaşıyla birbirlerine farklı bakmaya başlarlar. Zaman ilerledikçe durum daha da vahim hale gelebilir. Yollar ayrılır, farklı yönlerde/yerlerde olmaya başlarlar. Çocukluğun melek gibi ruhu gider ve maalesef kötülük kaplamaya başlar.

Çocuk kalabilmek; çocuğun saflığını, masumiyetini, içtenliği, saflığını ve sadeliğini anlamak ve yaşamaktır. Daha sayabileceğimiz nice güzel özellikler.

Çocuk Bayramı gibi bir güzelliğe sahip bir ülke olarak, gerçekten “çocuksu” olmaya, davranmaya ve yaşamaya ihtiyacımız var.

Dünyayı çocukların yönetmesi mümkün olmasa da “çocuk kalabilenlerin” yönetmesi durumunda şu an da olan tüm olumsuzlukları değiştirebileceği kanaatindeyim.

Çocuk kalabilmek dileğiyle.

[email protected]

YORUM EKLE