Zafer


başkalarının 
mutluluğuna sebep 
olarak, 
mutlu olmak daha 
ziyade bir kazanç 
olmalı... Umudun sonunda, inancına ve zaferine ulaşamamış bir insanın gelecekte ki hayali ve hırsı elbette ki olumsuz sonuçlar çıkarır. 
Ama bu tamamıyla kaybedilmişliğin eseri değildir. 
Bazen bunu böyle algılasak da, kaybetmenin getirdiği kazançlar günümüzde fazlasıyla vardır. Kazancın büyük çoğunluğu sevgi den doğar. İnsan her şeye mantıklı bakmamalıdır. 
Mantığın da dur dediği zamanlar olur. Yüreğimizin sesini dinlemek, merhametli olmak, iyilik yapmak insan işidir.
Bir kediyi şefkatle okşamak, sokakta ki aç köpeğe bir lokma ekmek vermek, yardıma muhtaçlara el uzatmak, en büyük kazançlardan bir kaçıdır hayatta...
Hem bu tür davranışlar, iyi niyet, insanı mutluluğa da götüren en mukaddes huzurdur.
Mutlu olmak için onlarca para verip, kendimizi yıpratmamız bence çok asılsız... Mutluluğun en büyük nedeni kazanmaktır elbette ki. 
İnsanın yaradılışın da var zafer.
Her zaman kazanmayı ve hep el üstünde olmayı seçer. 
Oysa biraz da alçak gönüllü olmak ve başkalarının mutluluğuna sebep olarak, mutlu olmak daha ziyade bir kazanç olmalı...
Hayatta her şeyi paraya bağlayanlar da mutluluğu çok kısa bir süre için yakalayanlardandır.
Para hiç olmaz demiyorum ama çok para da zararlı görünüyor.
Parayı çok fazla arzulayanlar hep kendi çıkarları için çalışan kendi rahatlığını düşünen insanların işidir çoğu zaman.
Oysa “Rahatlarını düşünenler yüzünden, rahatsızdır dünya.” “Ş.”
Hayatta her şey birbirine bağlıdır. 
Tıpkı bir örgü gibi; Kazanınca-paylaşmak, paylaşınca-mutlu olmak-mutlu olunca - huzurlu olmak, huzurlu olunca-daha iyimser davranmak... 
Daha uzar da uzar... Gittiğiniz her kapı birinin ayaklarını bastığı yerdir! İnsanlardan ve umutsuzluktan kaçmak mümkün değildir. Ama umudu bulup, kazanmamak da mümkün değildir.
Her zorluğun bir çıkışı, her çıkışın bir kapısı vardır.
Zaten öyle olmasaydı, oraya asla giremezdiniz.
Kaybetmek olmasaydı, kazanmanın tadı da olmazdı zaten!