Yazar Mehmet Akpınar Avrupa gezi notlarını yazdı. İşte o yazı:

“BERLİN’DE TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİ

Yazar Mehmet Akpınar Avrupa gezi notlarını yazdı. İşte o yazı:

Yazar Mehmet Akpınar Avrupa gezi notlarını yazdı. İşte o yazı:

“BERLİN’DE TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİ

Berlin’de en çok dikkatimi çeken şehri baştan başa kuşatan metro ağı oldu. Metro istasyonları ve hatların yıpranmışlığına bakınca geçmişinin çok eski tarihlere dayandığı anlaşılmaktadır. Bir diğer husus; yaya kaldırımlarının genişliği, bisiklet yolları, alçak kaldırımlar, ferah kavşaklar ve su gibi akan trafik. Yer yer tramvay rayları ile kesişen veya birlikte kullanılan yollar zaman zaman sıkıntı yarattığı da olmaktadır. Ülkemizde, özellikle büyük şehirlerde yaygın olan dolmuş hatlarının olmayışı şehri rahatlatıyor. İlk anda, trafik akışının rahatlığını toplu taşımanın yaygınlığına bağlasam da ilerleyen zamanlarda Temmuz-Ağustos’un tatil ayı olmasından kaynaklandığını, sair zamanlarda trafik karmaşasının yaşandığını öğreniyorum. UBER(Taksi) kullanımı çok yaygın, hem pratik hem de dört kişi olunca kısa mesafelerde daha ekonomik. Şehir içi UBER yolculuklarında çok sayıda Türk şoför ile sohbet etme fırsatım oldu. Bu arada, yaşadığım çok ilginç bir rastlantıyı sizinle paylaşmak istiyorum.

Akıllı telefon UBER uygulamasından taksi çağırdık; birkaç dakika içinde geldi. Güler yüzlü bir kadın şoför:

“Hoş Geldiniz. Nerelisiniz?” dedi.

      Türk olduğumuzu nasıl anladı acaba diye merak ettik. Meğer uygulamada Şoförün ve çağıranın ismi görünüyormuş; UBER’i çağıran oğlum da şoförün Türk ve kadın oluğunu anlamış meğer.

“Ailem Mersin’den geldi, ben burada çalışıyorum.” dedi oğlum.

“Aaa… Ben de Mersinliyim. Ailem Tarsus’tan, bir tarafımız Adanalı. Almanya’ya gelin geldim ben. 20 yıldır buradayım.” dedi ve devam etti.

“Babam DSİ’den emekli, Silifke’den!” deyince ben dikkat kesildim.

“26 yıl Silifke DSİ’de görev yaptım. Babanın ismi ne?”

“Yusuf Usta derler. Lojmanda kalıyorlardı. Benim de izinlerde kaldığım oldu.” dedi.

      Eşim hemen araya girdi: “Annenin adı ‘Güler’ mi?” “Evet” cevabını alınca hepimiz çok şaşırdık. Tesadüfün bu kadarı da olmaz dedik. Daha yolda iken Türkiye’deki ailesini aradı, konuştuk. Karşılıklı telefonlar alındı.

“Sizi arayacağım. Mutlaka yemeğe beklerim.” dedi ısrarla şoför Aysun Hanım.

Evet. Birkaç gün sonra aradı ve evlerine davet etti bizi. Sanki kardeşlerini görmüş gibi sevinçliydiler. Biz de öyle! İkramları boldu. Berlin’de pırıl pırıl bir Türk ailesi, Türk misafirperverliğinin örneğini sergilediler. Türkiye’den, Almanya’dan uzun uzun konuştuk. Buradan Aysun Hanım’a, eşi Mustafa Bey’e, oğulları Yusuf Can’a ve yakın akrabaları, Berlin’de polis memuru Dilek Hanım’a teşekkür ediyor, selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.

Berlin’de bir Türk bulmak için yüksek sesle birkaç kelime Türkçe konuşmak yeterli; hemen etraftan birileri Türkçe karşılık verir. Laf arasında Berlin’in yarısı Türk sözlerini sıkça duyarsınız. UBER şoförlerinin yanı sıra lokanta, pastane işleten, yolculuk eden birçok kişiyle konuştuğum oldu. Hepsinin ayrı bir hikayesi var; çoğu hüzünlü! Gözlerinden memleket hasreti okunuyor. “Türkiye’ye dönmek istiyor musun?” diye soruyorum. Kimi ah çekiyor, kimi denedim olmadı diyor, kimi de nasıl döneyim diye hüzünleniyor. İyi kötü bir düzen tutturmuşlar, geçim dönüyor; onlar da kaderlerinin peşinden gidiyorlar.

Ülkemizde ekonomik sorunlar, asgari ücret, gelir dağılımı bozukluğu tüm gündemi kilitlediğinden olacak, Almanya nasıldır diye sorgulamaktan kendimi alamıyorum. Asgari ücret 1650 euro, ortalama ev kirası 1000 euro; tek asgari ücretle geçinmek mümkün değil. Ya iki kişi çalışacak ya da ek işler yapacak. Çocuk başına 200 euro yardım ve geçinemeyecek durumda olanlara sosyal yardım da var. Vatandaşlık hakkı almamış olsalar da süresiz oturma izni olanlar sosyal yardım alabiliyorlar ama verirken ince eleyip sık dokuyorlar. Alt gelir gruplarının emekli maaşları da çok iyi sayılmaz. Doktor, mühendis, avukat gibi kariyer meslek grupları daha iyi durumdalar; geçinme dertleri yok, rahat yaşayabiliyorlar. Emlak fiyatları yüksek, ev sahibi olmak kolay değil. Almanya sanayileşmiş, kurallar bize göre çok daha iyi işliyor. Ama ben özellikle alt gelir gruplarının daha iyi durumda olduğunu sanıyordum. Bir de güneşe hasret bir ülke. Akdeniz’e akın eden Almanları daha iyi anladım bu seyahatte.

Berlin’e gelmişken ÇEKYA’nın başkenti Prag’ı, yol üzerinde Dresden’i gezmeden; hele Atatürk’ün tedavi nedeniyle bir ay süreyle kaldığı ÇEKYA’nın yeşil ve şirin kenti Karlovy Vary’yi görmeden olmazdı.

Gezilecek, görülecek çok yer var. Hepsi ayrı güzel ama burada hepsini anlatmak mümkün değil. Özetle yorucu ve güzel bir aile gezisi idi.”

Güncelleme Tarihi: 05 Ağustos 2023, 14:03

mersinistikbal

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hanife Evren çakmak
Hanife Evren çakmak - 10 ay Önce

Dünya nekadar küçük

Mehmet Nazım ALTINAY
Mehmet Nazım ALTINAY - 10 ay Önce

Değişik kültürleri yerinde gezip,görmek ve tanımak insanın bakış açısını değiştiriyor.Gezmek güzel şey ama bu emekli maaşı ile ne yazık ki sınırlı oluyor.

SIRADAKİ HABER