Eğitim

Temur, "Çocukların güvenliği için ‘güvenlik kültürü’ oluşturulması şart!"

Anaokulları ve kreşlerde güvenli bir ortam oluşturulması için ilk adımın, fiziksel ortam koşullarındaki güvenliğin sağlanması olduğunu belirten uzmanlar, okul yönetiminden ailelere kadar herkese görev düştüğünü söylüyor.

Çocukların güvenliği için ‘güvenlik kültürü’ oluşturulması şart!

Anaokulları ve kreşlerde güvenli bir ortam oluşturulması için ilk adımın, fiziksel ortam koşullarındaki güvenliğin sağlanması olduğunu belirten uzmanlar, okul yönetiminden ailelere kadar herkese görev düştüğünü söylüyor.

Anaokulu ve kreş çağı çocuklarının yaş grupları göz önüne alındığında, özellikle kimyasal temizlik malzemelerinin çocukların ulaşamayacağı, ilgilerini çekmeyecek şekilde ve yerlerde muhafaza edilmesi gerektiğine vurgu yapan İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği için güvenli ortamın oluşturulması ve sürdürülebilir olabilmesi adına okullarda güvenlik kültürünün oluşturulması öncelikli hale getirilmeli.” dedi. Güvenli ortamın sağlanmasında sadece yönetim ve personelin değil, aynı zamanda velilerin de sorumluluğu olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Okulda geçirilen zaman sonrasında çocuklar evde aileleriyle birlikte vakit geçirdiklerinden dolayı onların davranışlarını ve hareketlerini benimseyeceklerdir.” diye konuştu.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, anaokulları ve kreşlerde çocukların güvenliği için alınması gereken güvenlik önlemleri ve güvenlik kültürünün önemi hakkında bilgi verdi.

“Güvenli bir ortam, çocukların güvenlik kültürü ile yetişmesine katkı sağlar”

Anaokulu ve kreşlerin, çocukların fiziksel, zihinsel ve sosyal olarak en hızlı gelişim gösterdiği, erken yaşta eğitim aldığı ilk kurumlar olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Burada ‘erken yaşta eğitim alma’nın altını çizmek istiyorum. Çünkü atalarımızın da dediği gibi ‘Ağaç yaş iken eğilir’. Anaokulları ve kreşlerde sağlanan güvenli ortam ve alınan güvenlik tedbirleri, sadece çocukların korunmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda onların belirli bir güvenlik kültürü ve bilinciyle yetişmesi ve gelecek yıllarda gerek öğrenim gerekse de çalışma hayatlarında kendi güvenliklerine de önem vermesinde destekleyici bir ortam yaratır.” dedi.

Çocukların hem fiziksel hem psikolojik sağlığına uygun zeminler tercih edilmeli

Anaokulları ve kreşlerde güvenli bir ortam oluşturmak için ilk adımın, fiziksel ortam koşullarındaki güvenliğin sağlanması olduğuna dikkat çeken İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Kreş ve anaokulu içerisindeki yer döşemeleri için beton gibi sert bir zemin kullanılmamalı. PVC yer döşeme malzemesi hem antibakteriyel olması hem de darbe emici özelliği olmasından dolayı tercih edilebilir. Bununla birlikte çocukların güvenli bir şekilde oynamalarını sağlamak için oyun alanlarında yumuşak ve darbe emici özelliklerinden dolayı kauçuk zemin kaplama tercih edilmeli. Çocukların güvenliği ve sağlığı açısından plastik ve kauçuk zeminler tercih edilmesi gerekse de anaokulu ve kreşlerde eğer mümkünse çocukların negatif enerjilerini atabileceği kum veya toprak/çimen oyun alanları da yapılması çocuğun psikolojik sağlığı açısından olumlu yönde etkili olacaktır.” şeklinde konuştu.

Temizlik için kullanılan kimyasal ürünler çocukların merakını cezbedebilir!

Anaokulu ve kreşlerde bulunan mobilyalar ve oyun ekipmanlarının, çocukların yaşına ve gelişim seviyesine uygun şekilde tasarlanması gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Sivri köşeler yumuşatılmalı ve sağlam bir şekilde duvara monte edilmeli. Elektrik prizleri mutlaka kapaklarla korunmalı, kapılar ve pencereler çocukların güvenli bir şekilde kullanabilmesi için tasarlanmış olmalı.” dedi.

Bu yaş grubundaki çocukların, bağışıklık sistemleri hala gelişim aşamasında olduğundan, enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha hassas olduklarını hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bununla birlikte anaokulu ve kreş çağındaki çocuklar diğer yaşlara oranla daha meraklı olduklarından etraflarında gördükleri her şeyi tecrübe etmek isteyeceklerdir. Bu durumda yönetim ve personellere büyük bir görev düşüyor. Çünkü temizlik için kullanılan cam suyu gibi ürünler çocukların merakını cezbedebilir, çocuk merakından veya yanlışlıkla bu kimyasalları içebilir ve zehirlenebilir. Bu gibi durumların yaşanmaması için tehlikeli kimyasallar veya nesneler, çocukların ulaşamayacağı, ilgilerini çekmeyecek şekilde ve yerlerde muhafaza edilmelidir. Yemeklerin hazırlanması ve sunulması sırasında hijyen kurallarına sıkı sıkıya uyulmalı. Ayrıca, çocukların ellerini yıkamayı öğrenmesi ve bu alışkanlığı kazanmaları teşvik edilmelidir.”

“Okullarda güvenlik kültürünün oluşturulması öncelikli hale getirilmeli”

Özellikle Marmara Bölgesi ve İstanbul’da ikamet eden aileler ve okullar için deprem riskinin en öncelikli konulardan biri olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Depreme karşı alınabilecek en önemli önlemlerin başında tedbir ve eğitim gelir. Çünkü depremin ne zaman geleceğini bilemiyoruz. Bu nedenle anaokulu ve kreşlerde mutlaka yangın, deprem veya diğer acil durumlar için ayrıntılı bir acil durum planı olmalı. Böyle durumlar için tatbikatlar başta yönetim olmak üzere tüm personel ve çocuklarla birlikte yapılmalı ki, herhangi bir acil durum anında çocukların da bilinçli olması hayat kurtaracak derecede önemli bir husus.” dedi.

Anaokulu ve kreşlerde düzenli denetimler ve risk değerlendirmelerinin de mutlaka yapılması gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Risk değerlendirmeleri, anaokulu ve kreşlerde çocuklarımızın karşılaşacağı potansiyel tehlikelerin önceden tespit edilmesinde etkili bir yöntem olacaktır. Bununla birlikte anaokulu ve kreşlerin denetlenmesi ise buradaki güvenli ortamın sürdürülebilirliği açısından önemli bir etken. Peki denetimler olmadan da anaokulu ve kreşlerde güvenli ortam sağlamanın yolu var mı? Bu noktada çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği için güvenli ortamın oluşturulması ve sürdürülebilir olabilmesi için okullarda güvenlik kültürünün oluşturulması öncelikli hale getirilmeli.”

İSG eğitimleri, hem fiziksel hem psikolojik bilinçlendirmeyi içermeli

“Anaokulu ve kreşlerde güvenlik kültürünün oluşabilmesi için başta yönetim ve eğitimcilerin İSG standartları konusunda sürekli ve doğru bir şekilde eğitilmesi, güvenli ortamın sağlanması açısından hayati önem taşıyor.” diyen Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Bu eğitimler, personelin hem fiziksel hem de psikolojik açıdan bilinçli ve güvenli ortam koşullarını sağlayabilmesi amacıyla verilmeli. Personel, çocukların ihtiyaçlarını doğru bir şekilde anlayabilmek, olası tehlikeleri önceden fark edebilmek ve acil durumlarda hızlı ve etkili bir şekilde müdahale edebilmek için eğitim alır. Ayrıca, çocukların psikolojik güvenliği de göz önünde bulundurulur. Personel, çocuklarla nasıl sağlıklı ve destekleyici bir iletişim kurulacağını öğrenir. Ancak güvenlik kültürü dediğimizde, eğitimlerin sadece bir formalite olmadığını bilmek gerekir. Güvenli ortamın sağlanabilmesi açısından herkes güvenlik konusunda aktif bir rol üstlenmeli.” şeklinde konuştu.

Güvenlik kültürü yalnızca okullarda değil, tüm toplumda yaygınlaştırılmalı

Anaokulları ve kreşlerdeki güvenli ortamın sağlanmasında sadece yönetim ve personelin değil, aynı zamanda velilerin de sorumluluğu olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, sözlerini şöyle tamamladı:

“Okulda geçirilen zaman sonrasında çocuklar evde aileleriyle birlikte vakit geçirdiklerinden dolayı onların davranışlarını ve hareketlerini benimseyeceklerdir. Bu nedenle, velilerin, çocuklarının güvenliği ve sağlığı konusunda bilgilendirilmesi ve farkındalıklarının artırılması, İSG ve güvenlik kültürü uygulamalarının başarısı açısından kritik bir rol oynar.

Çocuklarımızın anaokulu ve kreşlerde sağlıklı ve güvenli bir eğitim almaları için güvenli ortamın oluşturulmasına katkı sağlayacak bu kültürün, yalnızca kurum içinde değil, aynı zamanda evde ve toplulukta da davranışlarla yaygınlaştırılması  hedeflenmeli.”