PKK, YENİDEN Mİ HORTLATILMAK İSTENİYOR?

PKK terörü, neredeyse 40 yıldır bu ülkenin ayrılıkçı terör sorunu…

24 Haziran 2018 seçimleri ve dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ile birlikte yürürlüğe giren yeni sistem üzerinden ülkemizin güvenlik paradigmasında önemli değişiklikler olmuştu.

Buna göre artık alışılmış güvenlik konseptinden yeni bir güvenlik konseptine geçişi yaşamış terör örgütleriyle mücadelede coğrafyamız dışından gelecek saldırılara karşı savunma amaçlı defansif güvenlik anlayışından saldırı amaçlı terörü kaynağında yok etmeye dönük ofansif güvenlik anlayışına geçişi tanımlamıştık.

Hatırlarsak yaklaşık 45 bin insanımızı kaybettiğimiz 40 yıllık süreçte Türkiye olarak yıllarca PKK ve sol tandanslı terör örgütlerinin, üzerinde tatbikat yaptığı bir ülke konumundaydık. Terör örgütleri terör hücrelerini kışın uyutur, baharla birlikte eylem için ülkeye girer insanlarımıza yönelik terör faaliyetleriyle acı kayıplar verirdik.

Terör olayları insanlarda büyük majör depresyonlara sebebiyet verir, zamanın devlet erkanı ve siyasileri gündemle ilgili açıklama yaparlar, terörün kökünü kurutacakları yönünde hep bilindik klişeleşmiş beyanatlar verirlerdi.

Ülke bunları yaşarken o zamanlar hep şunu düşünmüşümdür: ABD, İsrail gibi ülkeler, ülkelerinin güvenlik zafiyetine düşmesine neden olan bir takım illegal oluşumların ve terör örgütlerinin tepesine binip, eylem yaptıklarına pişman ederken bunu biz neden yapamıyoruz?

O günlerde anlayamadığım Türkiye”nin güvenlik kabiliyetini tahkim edecek bir manevra kabiliyetine sahip olmadığı gerçeğiydi. Aklım almasa da ülkemin savunma gücünün, istihbarat donanımının başka ülkelerin kontrolünde yürüdüğünü düşünemediğimdi. Hükümetlerin veya yönetimdeki siyasi figürlerin teröre dönük düşünce ve hareket kabiliyetlerinin bize silah sağlayan ABD başta Batı tarafından belli şart ve koşullar çerçevesinde sınırlandırılma mahkumiyetiydi.

Aradan geçen bunca zamandan sonra bugün anlıyorum ki bu ülke, geçen onlarca yıllık varoluş mücadelesinde ‘’ savunma sanayisi dışarıya bağımlı’’ devlet aklı ile siyasal kifayetten yoksun politikacılar yönetiminde gerçekten büyük bedeller ödemişti.

Bu devleti yönetenler kendilerine prova edilen tiyatro oyununun bir figüranı olmaktan öteye gidememişti. Bekasına yönelen tehditlere karşı silah sağlayan bu devletler izin verdiği ölçüde teröre müdahale edebilmiş, zamanın iktidarları kendi ülkesini korumada acziyet içine düşmüş, parmak sallayanların parmaklarını kırmak için yapması gerekeni yapamamıştı.

Bugün artık bu coğrafyada hem bölgesel güç olan gelecekte küresel güç olmaya aday başka bir Türkiye var.

Elbette gelinen noktada tüm bu zorlamaların, önümüze konulan tembih uyarı listelerinin, paramızla silah verilmemesinin en önemlisi ise Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan’ın bir irade ortaya koyması ile ülkemiz kendini yeniden inşa etme becerisiyle bir nevi dönüşüm yaşadı. Bugün artık güvenliğine yönelik tehditlerde lideri üzerinden irade ortaya koyabilme yetisine sahip bir Türkiye var.

Var olmasına var da…

Ülkenin kararlı ve iradeli lideri Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın bu vizyonuna yetişemeyen günlük polemiklerle siyaset yapma peşinde koşan niteliksiz bir muhalefet sorunu da var.

Ülkenin lideri ufukların efendisi olmak için ufukları işaret ederken bu işaretin ne demek olduğunu algılayamayan sadece onun parmağına bakmakla yetinen bir muhalefet ve özellikle ana muhalefet sorunu var.

Zira HDP gibi asit üreten sosyolojiyi zehirleyen bir partiden oy dilenen, iktidara gelebilmek için yapamayacağı şey olmadığı açık olan muhalefet sorunumuz var.

Maalesef böyle bir koşulda ülke 14 Mayıs 2023’te kritik bir seçime gidiyor. Muhalefet bloğunun en önemli ortaklarından birisi ise bahsedildiği gibi HDP…

PKK’nin siyasal temsilcisi. HDP’nin amacı, millet ittifakının kazanacağı bir seçimde iktidara ortak olmak…

Muhtemelen iktidar ortağı olarak isteyeceği bakanlık ya Milli Savunma Bakanlığı olacak ya da İçişleri Bakanlığı. Bunlar olmaz ise Maliye Bakanlığı… Maliye Bakanlığını alırsa terörle mücadelede savunma bütçesini kısacak…

Bu bakanlıklar verilemez ise HDP’nin ülkeyi yeniden seçime götürme şantajını yaşayacağız. Bunun için kâhin veya müneccim olmaya gerek yok.

Dolayısıyla HDP’nin iktidar ortağı olduğu bu seçim neticesinde ‘’Terörün yeniden ülke gündemine girme, yeniden hortlama ihtimali oldukça büyük.’’

Ocaklara ateş düştüğü şehitler verdiğimiz eskiye o karanlık günlere evlere kan ve göz yaşının girdiği hanelerimize ateş düştüğü dönemlere dönme ihtimalimiz var.

İşte 14 Mayıs seçimleri bunun için kritik bir eşik.

Millet olarak ya yerli ve milli Cumhur İttifakı’mdan yana olacak büyük ve kutlu yürüyüşe devam edeceğiz ya da Millet(!) İttifakı’nı iktidara getirerek fetret devri yaşayacağımız yeni bir döneme kapı aralayacağız.

Her şey bu kadar açık ve net…