Ekonomi

Pazar ekonomisi

Türkiye'de vatandaşların enflasyondan etkilenmediği tek ekonomi, pazar ekonomisi.

Pazar ekonomisi  

Türkiye'de vatandaşların enflasyondan etkilenmediği tek ekonomi, pazar ekonomisi.

Yani sokaklarda, mahalle aralarında kurulan semt pazarları. Halk içerisinde, salı pazarı, çarşamba pazarı, perşembe pazarı gibi adlarla anılan pazarlardan bahsediyorum.

Öyle ki bahsettiğim bu pazarlar; pazarcı esnafının getirdiği temel gıda, yaş sebze-meyve ve giyim eşyalarından oluşuyor ve vatandaşların yoğun ilgisini çekiyor. Sabahın erken saatlerinde başlıyor, akşam hava kararıncaya kadar devam ediyor.

Gözlem yapmak isterseniz eğer, bir gün kurulan pazarın önündeki yola bağdaş kurup oturup gözleyin. Gerçekten o derece alışverişler yapılıyor ki, alışveriş yapıp giden vatandaşın bir elinde poşetler, bir elinde pazar arabasının kolu tıka basa dolu çekerek gidiyor. Artısı da var tabii ki uzak bir yerden arabalarıyla gelip sokaklara park ederek, pazara koşturan vatandaşlarımız da aynı şekilde, poşetler dolusu ihtiyaçlarını almışlar, getirip arabalarına yüklüyorlar.

Bu pazar ekonomisi her iki tarafı da memnun ediyor. Satıcı ile alıcı bir arada, bu pazar alış verişi ekonomik olarak insanlara fayda sağlıyor ve dikkat çekiyorum, ülkemizde artan enflasyonun artmış olmasından da etkilendiğini gözlemlemedim.

Her pazar açılıp kapandığında aynı manzarayla karşılaşıyoruz. Poşetler dolu dolu evlere taşınıyor. Demek ki alan memnun, satan memnun.  

Peki diyeceksiniz zamlar ne oluyor?  

Eh işte onu da artık birilerinin hesap etmesi gerekiyor. Neden zam yapılıyor… Bunun sorgulanması gerekir. Ama halkın zamlarla bir işi yok çünkü vatandaş pazara koşturabiliyor, koşa koşa gidiyor ve alış veriş yapabiliyor mu yapıyor.

Bunu gözlemlemek gerekiyor.

Ha bir de şu var, insanlar pazardaki alışveriş yaptığı ürünlerin yerleşik yerlerde satılanlardan daha ucuz olduğuna inanıyor. Buda pazar alışverişi için önemli bir etken. Belki de sebebi budur. Ucuz olduğuna inanmak.

Evet inanç çok önemlidir. İnanmayan insanlar hep eleştirirler; o pahalı, şu pahalı, onu nasıl alacağız gibi… Tabii ki de yakınmalar olacak ama üç kuruş aşağı diye inanan insanlar koşturup koşturup poşetlerini doldurup evlerinin yolunu tutuyorlar ve bu şekilde yaşamları sürüyor.

Şöyle bir gözlem yaptım. Yaşı tahminen 70-80 yaş arası var. Belini büke büke sokakta sebze pazar arabasını çeke, çeke zorla yürüyor. Tabii ki pazar yerine gidiyor ne ihtiyaç alacak acaba sabırla bekledim. Dönünce pazar arabası sebze ve meyve eşyalarıyla dop dolu ve o kadar zorlanarak çekiyor ki, görülmesi gerçekten de gerekli…

Akşam olmak üzere, güneş battı batacak, pazar esnafı toplanmaya başlayacak fakat o da ne! Bir baktım, genç yaşlı bazı insanlar el arabası ile koşturup pazar sokağına yetişmeye çalışıyor… Dayanamadım ve dedim ki, akşam oldu esnaflar toplanmaya başladı… Kadıncağız yüzüme baktı, “ne yaparsın işte komşum, esnaf geri götürmektense üç aşağı veriyor onun için Pazar kapanmadan yetişip adım atmaya çalışıyorum” dedi bende kolay gelsin derken, hemen on adım gerisinde yine orta yaşlı bir kadıncağız iki kasa domatesi uflaya puflaya çekerek, el arabası ile götürüyor. Yine duramadım, “Bu kadar domatesi ne yapacaksın?” Dedim, hazır cevap geldi, “Salça yapacağım evladım, küçük bir çekme makinesi aldım onunla çekip güneşte kurutup salça olacak inşallah. Eee hazıra güç mü yeter” işte bu söz bile beni derinden düşünmeye sevk etti. İnsanımız sabırlı, inançlı, inandığını yapan yapısı ile aç kalmaz diye düşündüm. Kendi ihtiyacını üretip kendine yeten bir millet olduğumuzu bilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk demişti ki;  “…Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sapanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük ekseriyeti çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.” Aynen Türk insanı üretmeyi seven bir yapısı var bunu her zaman ortaya koyacak gücüde yeteneği de bilgisi de vardır.

Gözleme devam ettim pazara gidenlerin çoğunluğu kadınlardan oluşuyor. Aklıma da gelmiyor değil yani, insanlarda pazara gitme alışkanlığı da olabilir mi? diye… Evet bazı insanlar ihtiyacı olsun olmasın illaki pazara gidecek ve alışveriş yapacak. Alışkanlık edindiyse yapıyordur. Bu da pazar ekonomisinin başka bir boyutu.

Sağlıcakla Kalın!