Uzun Mehmet’in Kitap Sevdası

-Köyündeki vefat edenleri kitaplaştırıyor.

Uzun Mehmet’in Kitap Sevdası

Uzun Mehmet’in Kitap Sevdası

-Köyündeki vefat edenleri kitaplaştırıyor.

İstikbal Özel Haber/ Uzun Mehmet, Muhtar Mehmet, Mehmet Emmi lakapları ile anılan 83 yaşındaki Mehmet Doğan’ı evinde ziyaret ettim. Yazar-Şair, Yörük Türkmen kültürünün duayeni Uzun Mehmet, “Uzun Mehmet’in Son Bohçası” adı ile yayınladığı ve şahsımın da bir yazısının bulunduğu kitabına da kavuştum. Aslında Mehmet emmi, son bohçam dese de hiçte öyle değil, onun karnındaki yumak hiç bitmiyor… Bitti sanırsın yeniden ucundan çektikçe uzamaya başlıyor.

İşte yumağın ucunu yakaladığımız an, ev ziyaretinde gerçekleşti.

Yeni bir kitap hazırlığında.

“Yine bir bayram geçti bekledim gelmediniz

Ben size varmış idim belki de görmediniz

Görseydiniz sanırım sefa geldin derdiniz

Yine bir bayram geçti bekledim gelmediniz

Kiminizin kabrine varmak olmadı nasip

Boynumu büküp durdum şu kaderime küsüp

Kurbanda dalgınlıkla ellerimi kesip

Sararsınız diye bekledim gelmediniz

Nedendir bilmiyorum bayramlar hep acılı

Kurbanımızı keserdik ana baba acılı

Ziyaretler ederdik gündüzlü ve geceli

Bayram hüzünlü geçti bekledim gelmediniz”

Bu mısralarla hep köyünü düşünen bir türlü köyünden ayrılamayan Uzun Mehmet Emmi, Köyde yaşamın izlerini hep merak etmiş adeta onlarla birlikte yaşamış… 83 yaşına kadar köydeki ahbapları ile haşır neşir olmuş, sağ olanlarla bayramlarda kucaklaşmış hal hatır etmiş, vefat edenlere de Fatiha okumuş dualar etmiş ve özlem çektiğini mısralarına, “Bekledim gelmediniz” deyimi ile ifade etmiş ve onları anmadan geçmemiş… Üstelik bir de kitap çalışmasına başlamış…

Evet!

Uzun Mehmet’in son bohçası diye bir şey yok maşallah… “Köyüme gidiyorum” adlı kitabının güncellenmiş üçüncü baskısına hazırlanıyor.

Muhtar Mehmet Doğan, “Köyüme gidiyorum” kitabın içeriği hakkında bilgiler verdikçe hayretler içinde kalmamak mümkün değil. Birinci ve ikinci baskısı ile birleştirilmiş üçüncü baskısını yapacağım diyor Uzun Mehmet. Bu kez köyde vefat edenlerin listesini hazırlamış, tek tek fotoğraflarını toplamış, vefat edenlerin hakkında bilgiler toplamış… O bilgiler ışığında her birine dörtlükler yazmış… Ara ara okudukça şaşkınlığımı gizleyemedim…

Rahmetli “Abdurrahman Aydın’a yazdığı dörtlük:

“Gün gelir dünyadan silinir kaydın

Verilen selayı elbette duydun

Çavuş lakabıyla Abdurrahman Aydın

Yassı bağa mekân tuttu dediler”

Bir diğeri “ Ömer Doğan’a yazdığı dörtlük:

“Yalan dünya çarkı durmadan döner

Hayat bir ışıktır yanar ve söner

Hani nere gitti kardeşim Ömer

Kalenin kuzuna yattı dediler”

Bunun gibi dörtlükler yazılmış onlarca rahmetli var…

İlk iki kitabında Ovacık köyünün kuruluş öyküsünü de anlatan Uzun Mehmet Emmi, o kadar güzel bir anlatımla detaylı bilgi vermiş ki birçok köyün tanıtımına örnek teşkil eder sanırım… Hele köyün ilk muhtarlarından biri var ki dillere destan. Adı Gücük Kiya. Altı yedi köyde birer karısı olan Muhtar Gücük Kiya’nın onlarca çocuğu olmuş… Bir köyden bir köye giderken yolda oynayan çocuklara rastlayınca “kimin oğlusun” dermiş, çocuklarda “Gücük Kiya’nın…

Güzel anılarla beraber rahmetli olanlara yazılan dörtlükler, birerde resimlerle desteklenmiş. Kültür hazinesi diyebileceğimiz böyle bir anı kitabını hazırlamak hiçte kolay değil.

Uzun Mehmet Emmi’ye sorduk. “Nasıl oluyor” diye “Bu kitap benim “Köyüme Gidiyorum” adlı kitabım. Birinci baskısını 1998 yılında yaptım. İkinci baskısını 2010 yılında yaptım. Şimdi köyüme gittim. Ben köyümden ayrılamam.  Köyde hane hane gezerek 2010’dan 2021 yılına kadar ki ölenlerin vesikalık fotoğraflarını topladım. Kimisi çerçevelenmiş oradan indirdik, kimisini havalisini telefonla arayıp fotoğrafını topladık. İnşallah yakın zamanda köyümün birinci, ikinci ve üçüncü kitabını birleştirilmiş olarak bastıracağım. (Siz bu satırları okurken kitap basılmış olacak) Bu kitapta, belki 1950 yılından beriye doğru hatta 1900’lü doğumlu kişinin bile resmi var. Torunun torunları bu kitaba baktıklarında, dedelerinin resimlerini görecekler.

Şiir yazma sanatı bizim sülalede varmış… Benden öncekiler şiir söylerlermiş ama kitaplaştırmamışlar. Ben onun eksikliğini hissettiğim için kitaplaştırdım.” Sözleriyle hiç yorulmadan bıkmadan üşenmeden bu anıları kitaplaştırdığı anlattı…

Anlatırken o kadar duygulanıyor ki, gözleri nemleniyor Muhtar Emmi’nin… Yazdıkları dörtlükleri okurken sesi boğazında düğümleniyor… Duygu yüklü bu kitabın birleştirilmiş üçüncü baskısını da merakla bekliyorum…

mersinistikbal

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER