Mehmet Akif Ersoy ve Asım'ın Nesli

İstiklal Marşımızın kabulü'nün 100. yılı nedeniyle ve 2021 yılının Mehmet Akif Ersoy'u Anma ve İstiklal Marşı yılı kabul edilmesinden sonra makele çalışmama başladım. Bu çalışmamın bir bömünü sizlerle paylaşıyorum.

***

Hayatımız aşamalardan ibarettir. Önce doğarız, hani derler ya; “Bir el kadar” doğdun diye… Sonra besleniriz ve biraz büyüyünce, ağzımızdan ilk çıkan sözlerle etrafa gülücükler dağıtırız, sonra anne babaların “bana gel, bana gel” nidalarıyla emekleriz, adımlarız, koşarız, okula başlarız, okullara gideriz. Sonra evet sonrası yetişkin oluruz. İmkân dâhilin de bir iş tutarız, kısmette evleniriz, çoluk çocuğa karışırız ve sosyal yaşamdaki yerimizi alırız. İşte bu aşamalar Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde kullanılan tabirle 'safhalar', 'Safha', ya da 'safahat' kelimeleriyle ifade ediliyordu.
Konumuz İstiklal Marşı, Şairimiz Mehmet Akif Ersoy olunca elbette onun 'Safahat'ını anlatmamız gerekir. 
Mehmet Akif Ersoy, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumundan 8 yıl önce doğmuş ve dönem olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak kayıplarının çokça yaşandığı bir devirde doğmuşlar. Öyle bir zaman ki, Atatürk, Milli mücadeleyi başlatıp, Cumhuriyeti kuracak ve Mehmet Akif Ersoy'da O genç Cumhuriyetin kuruluş meclisinde kabul edilen, İstiklal Marşı'nı yazacak… 'Bir millet yeniden doğuyor' sözünü doğrularcasına…
Demek ki doğumların sancılı olması bu nedenledir. Toprak kayıpları ile küçülen Osmanlı İmparatorluğu'ndan yeni bir devletin doğumu da bir hayli sancılı olmuş. Bu sancıyı çekenler (Aydın, işadamı, siyasetçi, paşalar, şairler, yazarlar ve millet)  imanlı, inanç ve azimli insanlardı. İslam'a inanmış, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet (S.A.V)'nin övgüsüne mazhar olduğu orduya sahip Türk insanının esir yaşayamayacağını canları pahasına dile getirmişler ve uygulamışlardır. Cumhuriyetin ilelebet yaşamasına vesile olmuşlardır. O sancı elbette ki vatan aşkıdır. Özgürlük aşkıdır. Vatan bayrak ve millet sevgisidir.  
Mehmet Akif Ersoy şiirlerinde önceliğini vatan duygusuna, bayrak sevgisine ayırmıştır. Zamanı geldiğinde milli mücadele için Ankara'da Meclis'te ve yurdun birçok bölgesinde mücadele vermiştir. O dönemin heyecanını bizzat yaşamış, insanların tüm sorunlarına vakıf olmuştur. Gittiği her köyde, beldede, ilçede, şehirde İslam'ın birlik ve beraberliğini Türk milletine anlatmış, esaretten kurtulmanın çarelerini birlikte bulmuşlardır. 

Dünya devletlerinin yeniden yapılanmasını ve ülkesinin buna nasıl bir uyum sağlaması gerektiğini güncel takip etmiştir. Safahatında dile getirdiği Osmanlı'nın yıkılmasının altında yatan sebepleri ve o dönemde yaşanan sorunları bizlerde 2000’li yılların başlarına kadar sürekli   konuştuk tartıştık. Yani Safahat'ta geçen tüm gerçekleri, sorunları bizlerde yaşadık, yaşıyoruz.

Bu var olan sorunlara çözüm aramaya da devam ediyoruz. Bu çözümü Mehmet Akif Ersoy Safahat'ında, 'Asım' ile aramış ve Asım'lar bulma çabasında olmuştur. 
 Mehmet Akif Ersoy'un umut ettiği Asım'lar 1970-1980'li, 1990'lı yıllarda maalesef birbiri ile mücadele ettirilmişler. Gençlik kendini bulamaz olmuş, üretimden ilimden fenden uzak bir halde bırakılmışlardır. Son yıllarda ise Asım'lar artık gün ışığına çıkmıştır. 
O Asım’lar şimdi bilimle uğraşıyor!
OAsım'lar Hava Sanayid İHA'larla, SİHA'larla destan yazıyorlar. Harp Sanayisinde yeni ürünler üretiyorlar.
OAsımlar Avrupa'nın fennini-ilmini alarak,Türk insanını,çağlar üstünden sıçratmaya başlamıştır.
O Asımlar, eğitimde, sağlıkta, teknolojide, ilimde, bilimde, tarımda, denizde, havada ve karada seri üretime geçmenin heyecanını yaşıyorlar
O Asım'lar bugünlerde Uzay'a da Türk mührünü vurmaya hazırlanıyorlar. 
Evet! O Asım’lar Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un özlemini gerçekleştirmek için var gücü ile çalışmayı sürdürüyorlar. 
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u  bir kez daha Rahmetle anıyorum. Ruhu Şad, Mekanı Cennet Olsun. Allah rahmet eylesin. 

YORUM EKLE