'Her işte bir hayır vardır'

“Her işte bir hayır vardır”

“Hayrın sonu selamettir” gibi atasözlerimiz vardır. İslam’a inanarak yaşamanın ürettiği bu güzel sözler elbette Müslümanlara aittir. Sabırı ve Şükrü işaret eder. Gelen felaketlere, kötülüklere mücadele ederken Allah’a sığınmak,  O’ndan yardım istemek ve akabinde sabretmek, başımıza gelenlere de şükretmek böyle bir inancın ürünüdür.

İnsan acizdir. Kendini yıkılmaz gören insanlar bugün toprağın altındadır. Yarın da öyle olacaktır gelecekte de…

Ölüme henüz çare bulunmadı.

Bu bilinçle bugün yaşadığımız koronavirüs salgın hastalığını değerlendirelim.

Virüs, gözle gözükmüyor. Bir hayvandan insana bulaştığı söyleniyor. Sonra insandan insana bulaşıyor ve salgın hale gelince de dünya insanlığını tehdit ediyor. Bugünlerde tüm ülkelerde yaşanan salgından dolayı oluşan ölümler bunu gösteriyor.

Aşı ve tedavi için ilaç arayışları da sürüyor.

Bağışıklık sistemi zayıf olan ve kronik hastalığı bulunan insanlara bulaştığı an ölümcül sonuç veriyor. Sanki ilk izlenimim; bu virüs tüm ülkelerdeki yaşlı insanların (50-60’ın üzerindeki )hastalık ile ölümlerini hedef aldığı gibi oluyor. Tabi ki öyle değil genç insanlarda bu salgında öldü. Ama çoğunlukla 60 yaşın üzerindekiler vefat ediyor.

Salgının artması hasta sayısını arttırdı ve birçok ülkenin sağlık sistemleri yetersiz kaldı. Bunun için devleti yönetenler “Evde kal” çağrısı yapıyor. Çünkü, evde kalan insanlara virüsün bulaşma riski azalıyor. Bulaşan hasta olursa da hasta ve çevresinin takip sayısı belli oluyor. Hastanelerin yükü azalıyor. Böylece koronavirüs salgınından en az zararlar çıkmanın yolu aranıyor. Aslında Çin bunu yaptı. Ülkemizde de kısıtlamalar devam ediyor.  

Bu salgından kurtulmanın tek çaresi evde kalmaktır. “Hayat eve sığar” sloganı gerçekten anlamlı oldu… Yetkililere teşekkür ediyorum.

Evde kalmalıyız. Sabırlı olmalıyız.

 Dedik ya, “Her işte bir hayır vardır” Bakarsınız böylesi birkaç ay sonra daha hayırlı olacak ve daha güzel günlere erişeceğiz, daha çok mutlu olacağız.

Konu ile ilgili kıssadan bir hisse anlatayım.

Zamanın bir kralı varmış. Kral avı çok severmiş. Av gereçlerini alır yanına da güvendiği askerlerini ve danışmanları ile ormana ava gidermiş. Ava gittikleri bir gün av esnasında krala vahşi bir hayvan saldırır ve boğuşma anında kralın iki parmağı kopar… kanlar içinde kalır. Canının acısıyla danışmanına “tedbir almadın” diye bağırır çağırır. Danışmanı da “Bunda da bir hayır vardır Kralım” der.  “Vay sen misin bunu diyen”  kral saraya döner dönmez danışmanını zindana atar. “Orada çürüsün” der.

Gel zaman git zaman bir gün kral yine av için ormana gider. Bu kez tedbirleri artırır. Ama neye yarar. Bu kez yamyamların saldırısına uğrar. Yamyamlar kralın etrafındakileri tek tek bir güzel yer. Sıra krala gelince bir bakarlar kralın parmakları yok. Yamyamlar “Bu özürlü yiyemeyiz” derler ve kralı serbest bırakırlar. Kral yaşamanın verdiği sevinçle sarayına döner, hemen zindana koşar ve danışmanının alnından öperek; “Sen demiştin her işte bir hayır vardır” diye… Bak kopan parmaklarım sayesinde yamyamlara yem olmadım. Yaşıyorum, senin yanındayım.” Der ve danışmanını serbest bırakır.” İşte sabrın sonu, kralın danışmanında olduğu gibi selamettir.

Dünyamızı yaşanmaz hale getirmek isteyen bu virüs belasından korunmanın yolu, onu yenmenin tek yolu evde kalmak sabretmek ve Allah’a sımsıkı sarılmaktır.  İnsanlığı tehdit eden koronavirüs  karşısında Allah’ın da bir şifası vardır elbet. Bu zor günlerde insanların birbirine muhtaç olduğu bilinciyle hareket ederek, birlik ve beraberlik içinde devletimizin alacağı her türlü karara uyarak ve Cenab-ı Allah’a dua ederek bu virüs saldırısından kurtulacağız inşallah.

EVDE KAL TÜRKİYE!

 

 

 

YORUM EKLE