Hayat ve İnsan

Hayat, derler: ‘bir pamuk ipliğine bağlıdır.’  Öyledir de, yani bir varsın bir yoksun misali, soluk aldığımız günlerin sayısı sınırlıdır. Bu sınır her canlı için var.

Hayvanlar âleminde kedilerin, köpeklerin, kuşların, yırtıcı hayvanların ve birçok ismini saymadığım hayvanların belli bir yaşam yılları var.

Bitkilerinde öyle, mevsimlere göre bunu gözlem yapabiliyoruz. Sonbahar kış geldiği zaman birçok ağaç ve çiçek soluyor. Adeta insani tabirle bir deri bir kemik kalıyorlar. Kupkuru bir ağaç gövdesi ya da kupkuru bir çiçek sapı görebiliyoruz. Fakat bakıyoruz ilkbahar gelince bitkilere bir el dokunmuşçasına yeniden canlanıyorlar ve yaşamlarını solacakları güne kadar sürdürüyorlar. Hayvanlarda aynı her doğan hayvanın yavrusu tıpkı yaşayan hayvanların aynısı… Sanki hiç ölmemişler gibi.

Ya insanlar?

İnsanların yaşam sınırı ülkemizde ortalama 70 yıl deniliyor… Peki insandan doğan insanlar farklı mı? Farklı değil, genel olarak onlara da insan diyoruz. İnsan ölüyor ve yerine yeni bir insan doğuyor.

Aynı papatyaya bitki ve Arslan’a da hayvan dendiği gibi… İnsandan doğan her çocuğa da insan diyoruz.

Bitki ve hayvanlardan farkımız ise insanın düşünmesidir. Evet sadece düşünme yeteneği ve aklıdır farklı kılan.  Akıl ile insan her geçen saniye kendini yenileyebiliyor. Araştırma yapıp kendini geliştirebiliyor. Öldüğünde yarım kalan bir işi yeni doğan insan, yetişkin olunca devralıyor ve daha da gelişmesine katkı veriyor ama neticede dünya üzerinde yaşayan canlılarla beraber insana, insan diyoruz. Ve insanlık inancımıza göre; kıyamet günü dünya üzerinde yok olacak ve ruhlar âleminde Allah’ın katında ya cehennem de ya da cennette yaşamını sürdürecek.

Durum böyle olunca ‘üç günlük dünyada’ insanlara; kötülük yapmaya, haksızlık etmeye, zarar vermeye çalışmak doğru değil. Kardeşlik ve barış ortamında her insan ile birlikte huzur içinde yaşamak en uygunudur. Çünkü aldığımız soluğun sayısı sınırlıdır. Bu sınırlı süre içinde  “hayatı kendimize zindan etmeyelim.’ Anı en iyi şekilde yaşamak gerekir.

“Türküm Doğruyum Çalışkanım” diye başlayan andımızın gereğini yapalım yeter. Atalarımızı örnek alalım, insanlığımızı atiye taşıyalım.

Sağlıcakla Kalın, sevgiyle kalın!

YORUM EKLE