DEPREM ÖNCESİ... 

Yazar Mehmet Akpınar ülkemizde yaşanan, 11 il'i etkileyen asrın felaketi diye anılan depremler  ile ilgili değerlendirme de bulundu. Akpınar, deprem öncesi alınabilecek tedbirlere de dikkat çekti. 

DEPREM ÖNCESİ... 

DEPREM ÖNCESİ... 

Yazar Mehmet Akpınar ülkemizde yaşanan, 11 İl'i etkileyen asrın felaketi diye anılan depremler  ile ilgili değerlendirme de bulundu. Akpınar, deprem öncesi alınabilecek tedbirlere de dikkat çekti. 

Akpınar; "Bir sabah şiddetli bir sarsıntıyla uyanmak; on ilimizin yerle bir olduğunu, binlerce insanımızın öldüğünü, yüzbinlerle ifade edilen yaralının bulunduğunu öğrenmek kabustan öte bir şey. Ya enkaz altında inleyenleri duymak, inleyemeyenlerin var olduğun bilmek veya o enkaz altında kendin olduğunu düşünmek nasıl bir duygu kelimelerle anlatamam. Allah bir daha böyle büyük acı göstermesin.  

Yaralarımızı sarmak, depremzedelere sahip çıkmak, onların acısıyla dertlenmek ne yüce bir duygu! Devletimiz, milletimiz, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, hayırsever vatandaşlarımız, özel sektör temsilcilerimiz el birliğiyle yaraları sarmak için seferber oldu. Şimdi birlik olma zamanı. 

Bir taraftan yaralarımızı sararken diğer taraftan da sesiz ve derinden devlet olarak, kurumlar ve kişiler olarak muhasebemizi yapmalı, kendimizi sorgulamalı, sığaya çekmeliyiz. DSİ’de uzun yıllar taşkın çalışmalarında görev aldım. Afet öncesinde alınacak tedbirler, afet esnasında yapılacak eylemler, afet sonrasında yoğun işler vardır. Taşkın esnasında ilçede kaymakam, ilde vali başkanlığında “kriz masası” kurulur. DSİ kriz masasının teknik sekreterya görevini üstlenir. Tez refleks gösterip hızlı hareket etmek, doğru bilgilendirmek ve imkanları rasyonel kullanmak esastır. Bu bir tecrübe işidir, ancak her şeye rağmen aksamalar olur, sonuca müteallik değilse önemsenmez. Afet öncesi çalışmalardan vatandaşın haberi dahi olmaz; o devletin ve kurumların işidir.  Afet sonrası çalışmalar, doğrudan ilgilendirdiği için, vatandaş da işin içindedir ve kurumlarla birlikte elini taşın altına koyar. 

Depremler, özellikle son yaşadığımız Maraş merkezli deprem çok daha büyük bir doğal afettir. Afet esnasını ve sonrasını an be an her birimiz yaşadık, gördük; 24 saat televizyonda izliyoruz. Ben burada deprem öncesi tedbirlerden bahsetmek istiyorum. 

Öncelikle ülkemizin deprem kuşağında bulunduğu, %70’nin depreme maruz olduğu; nerede, kaç şiddetinde deprem olabileceği bilinmekle birlikte zamanını tarih saat olarak bilmenin mümkün olmadığı gerçeğini akılda tutmak ve hazırlıklı olmak gerekir. 

Hazırlık anlayışta başlar, özellikle kurumsal anlayış başı çeker, sivil toplum kuruluşları ve kişisel gayretler ise farkındalık yaratır. Bilim insanları bu konuyu fırsat buldukça anlatmaya gayret etse de ilgili adreslere yeteri kadar ulaşmadığı bir gerçek. 

Afet, deprem, taşkın deyince ilk akla gelen kurum başta AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) olmak üzere belediyeler, yapı denetim firmaları, mühendis odaları ve sivil toplum kuruluşlarıdır. Özellikle 17 Ağustos 1999 depreminden sonra kanunlar ve yönetmelikler noktasında ciddi adımlar atılmakla birlikte uygulama ve denetim konusunda aynı hassasiyeti gösterebildik mi? İmar sahalarının açılmasında, binalara inşaat ruhsatı verilmesinde depremselliğe ne kadar önem verdik? Çok kazanma hırsıyla temel şartları, bina statiği uygun olmayan yapıları allayıp pullayıp fahiş fiyata mı sattık? Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen kat karşılığı müteahhide arsa vermek ve daha fazla kat almak için sicili düzgün olmayan müteahhitle anlaşmaktan vaz geçtik mi? İyi niyetli kişi, kurum ve müteahhitleri tenzih ederek maalesef “hayır” demek zorundayım. 

 

Kurumlar; bilgi birikimi olan, konusuna hâkim liyakat sahibi kişilerce yönetilmeli! Şu veya bu siyasi yaklaşımla değil, fasit bir döngüyle çalışan sistemi sorguluyorum: 

Afet konusunda en yetkili kuruluş olan AFAD ve alt birimleri teknik alt yapısı sağlam, kriz yönetimi konusunda tecrübesi olan kişilerce yönetilmeli! Kurumun iç yapısı hakkında sosyal medyada yapılan spekülasyonlar dışında fazla bilgi sahibi değilim. On ilde birden deprem olduğu göz önüne alındığında çok da başarısız olmadığını görüyorum. Kaldı ki deprem öncesi yapılaşma konusunda sorgulanacak bir kurum değil, deprem sırası ve sonrası çalışmalarıyla değerlendirilecek bir kurum olarak biliyorum. Bu konuda asıl sorgulanması gereken kurum belediyelerdir 

İmar planı yapılması ve uygulanmasına onay veren başta büyükşehir belediyesi olmak üzere ilçe belediye meclislerinde deprem ve zemin konusuna vakıf kaç jeoloji mühendisi var? Benim bildiğim kadarı ile yok. 

Mersin Büyükşehir Belediyesi’ni ele alırsak; laboratuvar malzemeleri ambardan hurdalığa giden, zaman içerisinde içi boşalan, belki de hiç dolmayan Zemin Araştırma Şube Müdürlüğü’nün de geçtiğimiz yıllarda lağvedildiğine şahitlik ettik. Birkaç tecrübeli, fedakâr arkadaşımızın gayretiyle yürütülen çalışmalar, onların emekli olmasıyla- ki yakın- şeflik düzeyinde bile temsil edilmeyecek? Bu şartlarda depreme hazırlıklı olmak ne kadar mümkün? 

İlçe belediyeleri; büyükşehir belediye meclislerinin de kaynağıdır, meclis üyeleri ilçelerden gönderilir. O yüzden sorumluluğunuz büyük; deprem, zemin şartları ve kusurlu inşaatlar nedeniyle meydan gelen her zararda sizin de vebaliniz vardır, unutmayın!.. Seçim finansmanına katkı sağlamak ve birtakım lobilerin gönlünü hoş tutarak seçim kazanmak için gösterdiğiniz dikkati, kazandıktan sonra kadro tercihlerinizi yaparken de göstermeniz gerekmez mi? Elinizden tutan mı var?  

Geçmiş yıllarda belediye başkanı adayı olarak sahaya çıkan ve büyükşehir belediyesi bürokrasisinde görev alan bir kişi olarak, siyasetin doğası dikkate alındığında, bunun çok da kolay olmadığının bilincindeyim. Pekâlâ, her biri tek adam hüviyeti taşıyan başkanlar kimlerle çalışıyor, onu sorgulamak lazım! Belediye bürokrasisi kimlerden teşekkül etmiş; imarı, fen işlerini kimler yönetiyor, kime bağlı çalışıyor bir bakmak lazım. Eğer ehil kadrolarla çalışıyorsa baş tacı! Konusu hakkında eğitimi, tecrübesi, kulaktan dolma birkaç cümle dışında bilgisi olmayan kişilerle çalışıyorsa vay haline!  

Yazacak çok şey var elbet, ancak yerim dar! 

Sistem konusunda eksiklerimiz var, insan kaynağı ve kalitesi konusunda sorunlarımız var, biliyoruz. Önce insan diyoruz, önce ahlak diyoruz. Marmara depremi ilk adım oldu, Maraş depremi milat olsun istiyoruz. Seferberlik ilan edelim; imar planlarımızı, yapı ruhsatlarımızı, kadrolarımızı gözden geçirelim. Adım adım afete yönelik tedbirleri alalım.  

Bir gece vakti kabusla uyandığımızda ilk aklımıza gelen deprem olmasın! "dedi. 

@kpınar 190223 

Güncelleme Tarihi: 19 Şubat 2023, 21:40

İstikbalmersin

YORUM EKLE
YORUMLAR
Fettah Özer
Fettah Özer - 1 yıl Önce

17 Ağustos 1999 depremini yaşayan biri olarak sizi çok iyi anlıyorum baştan sona kadar sizlere katılıyorum çok doğru söylüyorsunuz ama balık baştan kokar önce her sene imar affı çıkarıp ilyonlarca para toplayıp hiç denetlenmeyen inşaatlar var bunlara bu izni verenler hiç sorumlu değilmi. Yasayı çıkaranların hiç mi sorumluluğu yok ,Daha fazla birşey yazmıyorum hayırlı akşamlar selamlar

Mehmet Erturk
Mehmet Erturk - 1 yıl Önce

Cok halisiniz Mehmet bey bizde bir laf vardir araba devrildikten sonra yol gosteren cok olur. Tipta bile koruyucu saglik cok onemlidir. Hasta kanser olduktan sonra istedigin kadar ilgilensen nafiledir.
Soyledigin gibi onemli olan depremden once yapilar uzerinde koruyucu tedbirler almaktir. Bunu da alacak kurumlar yasalarimizda gayet acik olarak bildirilmistir. Bu kurumlarimiz ustune dusen gorevi yaparsa depremden sonra gorev alacak olan AFAD kurumunun isini kolaylatmis olurlar.
Allah boyle felaketleri birdaha ulkemize yasatmasin. Yasayan vatandaslarimizinda sehidlerine rahmet yaralilarina sifalar versin.
Bu konulari dile getirdiginiz icin size de ayrica tesekkur ederim. Selamlar

ŞİMŞEK İLKER
ŞİMŞEK İLKER - 1 yıl Önce

Süper

Ali Rıza Kibrit
Ali Rıza Kibrit - 1 yıl Önce

Altına imzamı atarım. Ancak, Mehmet Bey AFAD deyince aklıma takıldı . Bizde bir AKUT vardı, çok da verimli çalışıyordu. AKUT'un suçu neydi ki devre dışı bırakıldı da yerine AFAD kuruldu!?

Hüseyin dölek
Hüseyin dölek - 1 yıl Önce

Çok güzel tespitler.

Nejmettin Erdem
Nejmettin Erdem - 1 yıl Önce

Mehmet bey güzel bir yazı olmuş.

Hayriye YÖRDEM
Hayriye YÖRDEM - 1 yıl Önce

Mehmet Bey,çok doğru tesbitler içiren fevkalâde bir yazı olmuş...İnsan hayatının bu kadar ucuz olması, insanların rant için herşeyi yapabilir olması,Kurumların içinin boşaltılıp, işin ehline verilmemesi insanın canını acıtıyor...İş işten geçtikten sonra keşkelerin hiç anlamı kalmıyor malesef ki...İşin en acı tarafı da bütün bunları kol kola yapanların yanına kalması...Asla hesap sorulmaması..Göstermelik bir kaç kişi günah keçisi olarak gösterilip gücü olanlara dokunulmaması...Yazınızda da belirttiğiniz gibi söylenecek çok şey var malesef ki!...Dilerim ki; Allahım hepimizi korusun ve Ülkemizi tez günde aydınlığa çıkartsın....Sevgiyle kalın...

SIRADAKİ HABER