Bu ne Tezat

Bir çıkar kavgasında yüreğim.

Bir yanı erenler, bir yanı ateş.

Bir kaç yerden yaralanmış,

bir yanı kan, bir yanı yaşla dolu.

Her gecenin sabahına giden zamanında,

semaya açıp dua eden,

anne yüreği kadar masum ve biçare.

Namlunun ucuna dizilen kurşunlar gibi,

Şörjörüne hasret bıraktım mermimi.

Topraklarla örtün üstümü.

Nefessiz ve kefensiz kalayım.

Her gün ‘neden’ diye sorgulanan cümlelerimi asın.

Tek bir şikayetim yok dünyadan.

Bütün suç benim.

Bütün şartlarımı sevdaya bağladığım için.

Ölümlere susmamak için ,

yürüdüğüm yollarda bütün suç. 

Kavgalarımı göz yaşlarıma katık ettiğim için!

Kör olası mızraplara saplanayım,

görmeyeyim tek bir sevdalı yürek.

Çilekeş kaldım sokaklarda.

Ardımdan ağlayacak tekbir göz bırakmadan gidiyorum,

bütün sevdaları omuzlayıp sırtıma.

Üzerime çöken hatıraları,

kana boyanmış rüyalarımı,

yüklenip gidiyorum karanlıklara doğru.

Belki bir çocuk ağlar yüreğimin kıyısında...

Belki dindiremem içimde ağlayan küçük kızın hıçkırıklarını!!!

Küskünüm, kızgınım sevdaya.

Ondan bütün çırpınışlarım!

Yaşamayı unutalı çok oldu.

İsyan için de çok erken belki.

Ölümlü türkülere kilitledim,

yığıntılarımın arkada kalanlarını...

Anlayacağına inandığım tek dostum oldu türküler benim...

Bir tek onlar kaldı,

 yüreğimi inceden-inceden sızlatan!

Tıpkı türküler gibi;

 

“Turnalar ne olur bana,

 yardan haber getirin,

Ondan uzak bu yerde,

Onsuz günüm geçmesin!”

 

Yalnızlığın en dipsiz kuyularında öksüz, yetim, aç, susuz kaldım.

Bütün hatıralar yığıntı halinde peşimden koşuyor.

Öyle çıkmaz da ki yüreğim, kendinden bile kaçıyor artık.

Bu ne Tezat...

 

Bu çıkmazlık ve saplantılar

peşimi ne zaman bırakır bilmiyorum ama, bildiğim tek şey kendimden öte kendimi anlamam gerektiğidir.

İşte şimdi yokluğunu hissettiğim çizgilerdeyim.

Acısını gömmeli ve hayatı bıraktığı yerden başlatmalı diyorum kendi kendime.

Yoksa bu acılar, beni ve bütün benliğimi yok etmeye devam edecek.

YORUM EKLE