Benim serseri yüreğim
Benim serseri yüreğim; Beni işit ve sözlerime itaat et! “Ben, gözlerinin göremediği kadar körelmiş aşklarda hiç yağmalamadım seni. Kalbimin sesini ve mantığımın düşünceleri hep tek bir çizgide tuttum. Tek düze hayalleri için yaşayan kaldırım serserileriyle karıştırmadım seni... Aşk zannedilen şey, aşk’tan da üstündü benim için. Sevgi kovalayınca ardı sıra! Yüreğimi koydum ortaya! Ne bir kelam, ne bir satır! Bencilliğiyle yıkanmış bedenlere hiç açmadım seni. Seni altın bir tepside sundum en asil yüreklere. Taki sen belleğimi çiğneyip koyduğum kuralları aşana dek. Bir sabah kalktığımda son nefesimi verir gibi oldum. Seni yaşamımın bir parçası olarak görmeye başladığım her an zarar vermeye başladın bana. Gece uyutmuyor, gündüz uyandırmıyordun. Gözlerimi aralamama izin vermiyordun. At gözlüğüyle bakmaktan yorulduğumu anlamıyordun. Sana dur demenin zamanının geldiğini anladığımda, senin beni aştığını fark ettim. Geç, çok geç kaldığımı düşündüm. Öyle de olmuştu. Bir kalem sigara gibi her nefesimde zehir vermeye başladın bana. Seninle kansız bir savaşa girdim sanki! Bildiğim tüm suallere cevap veremez oldum. Ne zaman düşmemek için ayağa kalkmaya çalışsam; tekerlekli sandalyeye mahkûm insan muamelesi yaptın bana! Tüm kararlarımı çiğnedin! Haklanmaya çalıştığım, tüm tezlerimi çürüttün! Oysa; Sana saygınlığını vermeyen bir yüreğe hapsettin beni! Değer bilmeyen yüreğe verdiğin değeri, bir gün hiçbir şey olmamış gibi silkeleyip atacağını hiç anlamadın… Şimdi sadece bedenlere âşık yüreklere merhamet etmeyi bırak ve kalbinin asaletini kendine sakla! Yoksa; Deprem sonrası taş yığınına dönen binalar gibi enkaz olup dağılacaksın! Sözlerim bitti… Sersem aşık rollerini bırakıp, bana dönebilirsin!”