Bakkal Amca
Bakkal Amca
1970’li yıllardı. Mahalle sakinleri bakkal sahibinin adını koyarak anardı. Evimizin karşısında bakkal amcamız “Bakkal Abidin Amca” vardı. Büyüklerimiz “oğlum/kızım git bakkal Abidin Amcandan, “iki ekmek yarım kilo zeytin, iki yüz gram peynir dört tanede yumurta al hesaba yazsın” derdi. Öte yandan askerdeki oğlundan telefon gelirdi. Genellikle telefonlar bakkallarda olurdu. Bakkal çırağı koşar gelir Ayşe Teyze oğlun arıyor koş hele…”Sözü üzerine elinin hamuruyla, bulaşığıyla bakkal amcaya telefona koşardı Ayşe Teyze. Kamuda memur Rafet Amca, elindeki file dolusu eşyayı bakkala uğrayıp “Ben gelene kadar size emanet” deyip gideceği yere, gönül rahatlığıyla giderdi.
Neydi o günler!..
Bugünlerde ise zincir market denilen alışveriş işyerleri hakkında her gün bir haber okur olduk. Fiyatlarla oynandığı iddia ediliyor ve sık sık ürünlere zam yapıldığı ve de son kullanma günü geçen ürünlerin satılmaya çalışıldığı iddiaları gibi haberler sık sık tv kanallarında gazete manşetlerinde gündeme gelmeye başladı.
Bu zincir marketler neden icat edildi. İhtiyaç mıydı? Sanki mahallemize hatta sokağımıza kadar giren birer yabancıymış gibi geldi bana…
Bana sorarsanız ihtiyaç değildi.
Her mahallenin sokaklarında bizden biri olan zaten bir “Bakkal Amca” ile “Manavımız-Kasabımız” vardı. Kimi zaman paramız olmasa da veresiye verirlerdi. Emanet bırakılır, borç bile alınırdı. Aileden biriydiler sanki. Cenazelere katılırlar düğünlere ise davet edilirlerdi, birlikte üzülür birlikte ağlanılırdı. Kardeş gibiydik o günlerde…
Özlüyoruz onları!
Hadi gidin zincir marketin birine paranız olmazsa alış veriş yaptırırlar mı size? Bir deneyin!
“Bize bizi bilen gerek, çağırmadan gelen gerek” şarkı sözünde olduğu gibi… Bildiğimiz bakkal amcaya manava-kasaba selam olsun!
Sağlıcakla kalın!